* Bu yazı, Evan Rail’in “Why We Fly: The Meaning of Travel in a Hyperconnected Age” isimli kitabından, yazarın izni ile çevrilmiştir. Kitabın kindle versiyonuna ulaşıp, tamamını okuyabilmek için lütfen tıklayınız.
* Bu yazı, Evan Rail’in “Why We Fly: The Meaning of Travel in a Hyperconnected Age” isimli kitabından, yazarın izni ile çevrilmiştir. Kitabın kindle versiyonuna ulaşıp, tamamını okuyabilmek için lütfen tıklayınız.
Viyana’ya giden herkesin genelde günübirlik de olsa uğradığı bir şehirdir Bratislava, Slovakya’nın başkenti… Bundan birkaç sene önce, üstelik uzun süre kalmış olmama rağmen, uğramamıştım Bratislava’ya, bu yıl tekrar gittiğimde es geçmek istemedim.
Ağustos ayında annemlerle Kıbrıs’a gidecek ve bunun ardından bayramda da arkadaşlarımla Midilli’ye gidecektim. Kıbrıs’a gidemedik bir aksilikten, Midilli olayı da iptal oldu. Sonra bir başka arkadaşla iki aile Midilli’ye gidelim istedik, o da olmadı. Nihayetinde annemlerle Samos’a gitmeye karar verdik ve bin türlü aksiliğin finali olarak bu gezimizi de iptal etmek...
Bu yazı Temmuz 2018 tarihinde güncellenmiştir. Yanı başımızdaki “komşu” Yunanistan, yıllardır birçok kişi için önemli bir rota olma işlevini sürdürürken, gitgide daha fazla insan, arabasıyla bu ülkeye ziyaret gerçekleştirmenin tadını almış durumda. Bunda tabii ki yeni ehliyetlerin de büyük payı var, zira eskiden ehliyetlerimiz sınırı geçmek için yeterli...
Geçtiğimiz ay Kuşadası tarafına doğru gitmiştik, nedense yanımda pasaportla dolaşmak gibi bir alışkanlığım var Ege tarafına giderken özellikle. Hesapta yoktu ama, kaldığımız yerin ilan panosunda bir anda, “Samos Turu” yazısını görünce ve üstelik bu tur muadillerine göre epey uygun fiyatlı da olunca, dayanamadım.
Venedik’e giderken aslında ben, çocukluk hayallerime gidiyorum bir yandan da. Hani her çocuk gibi, görmek istediğim bazı şehirler vardı, hepsi de yurtdışında. Çocuktuk, Türkiye’deki şehirlerin hepsini aynı zannederdik o zaman. Ben de Paris’i görmek isterdim, Londra’yı, belki biraz Amsterdam’ı, ama en çok da Venedik’i. Kanallardan...
Ben yağmur sevmem, hem de hiç. Hani hiç yağmazsa, yaratacağı kuraklık bana yansıyana kadar kulak tıkarım tüm uyarılara, “oh ne güzel de güneş açtı” derim de çıkarım işin içinden, hatta bu kış o kadar az yağmur yağdı ve biz hiç olmadık anlarda Ankara’da öyle sıcak havalar yaşadık ki, herkes şikayetçiyken ben, “böyle de iyiyim” diyordum...
Bugün hedefimiz Pompeii, vakit kalırsa dönüşte Napoli’ye de uğrayacağız. Turun 90 Euro istediği geziyi, biz hesaplamamızda yanılmazsak eğer 55 Euro’ya tamamlayacağız ve böylece dört kişide 140 Euro daha ucuza mal etmiş olacağız.
Benim aklım hala Yunanistan’daydı aslında. İlla da gidilecekse başka bir yere madem, Malta vardı, İran vardı, Slovenya vardı, Almanya vardı. İtalya nereden çıktı?