Salute Italia – 2: Pompeii ve Napoli

Bugün hedefimiz Pompeii, vakit kalırsa dönüşte Napoli’ye de uğrayacağız. Turun 90 Euro istediği geziyi, biz hesaplamamızda yanılmazsak eğer 55 Euro’ya tamamlayacağız ve böylece dört kişide 140 Euro daha ucuza mal etmiş olacağız.

Sabah saat 7.30’da kalkan trenle Napoli’ye gidiyoruz önce. (19 Euro). Tren biletlerini geziden 3 hafta önce aldık, o sebeple daha ucuza geldi. Aslında tur zahmet edip de otel bilgilerini daha önce yollasaydı ve biz de Termini’ye rahat ulaşabileceğimiz bilgisine erkenden erişebilseydik, aynı fiyata hızlı tren alabilecektik. Fakat tur yollayana kadar hızlı tren fiyatları arttı, biz de yolu 1 saat yerine 2 saatte gitmeye razı olduk. Rötarsız kalkıp, rötarsız varıyoruz Napoli’ye. İnince öncelikle turizm ofisine uğrayıp Pompeii trenlerine bineceğimiz yeri öğreniyorum ve dönüş için de bir Napoli haritası alıyorum, bu kez ücretsiz. Ardından ise Pompeii’ye giden banliyö trenlerine biniyoruz. 40 dakika kadar sürüyor Napoli – Pompeii arası, trende yerler numarasız, ayakta da kalabilirsiniz. Fakat sürekli bir sirkülasyon var, Pompeii’ye kadar mutlaka bir yerler boşalıyor, oturma şansınız doğuyor böylece.

Pompeii’ye indikten sonra ilk olarak kahvaltı yapıyoruz. Ben salamlı peynirli bir sandviç tercih ediyorum, yanına da portakal suyu. Bu toplamda 8 euro tutuyor. Kahvaltıdan sonra ise Pompeii’ye giriş yapıyoruz. (11 Euro). Aslında öğrenci indirimi seçeneği var, fakat İtalya’da girdiğimiz hiçbir yerde AB vatandaşı olmayan öğrencilerin statüleri kabul edilmiyordu.

Öncelikle biraz Pompeii’nin trajedisinden bahsedelim. Bu şehrin Tanrı tarafından cezalandırıldığına inanılıyor aslında, Vezüv Yanardağı aracılığıyla. Bu yanardağ faciası şehri vuran tek facia değil. MS. 63 yılında bir deprem vuruyor şehri önce, 20.000 nüfusun önemli bir kısmı depremde ölüyor ya da göç ediyor. Vezüv patladığında şehirde 2.000 kişi hayatını kaybediyor. Bugün antik şehirde, bu insanların taşlaşmış bedenlerini görebiliyorsunuz.

Şehrin kimler tarafından kurulduğu kesin bir şekilde bilinemiyor olsa da, MÖ. 7. yüzyılda “Campanian Oscans” tarafından şehrin kurulduğu zannediliyor. Yedi yüzyıl boyunca şehirde Yunan ve Oscan dili konuşan Samnitelar (bu milletlerin Türkçe isimlendirilişlerini maalesef bilemiyorum) tarafından egemenlik kuruluyor ve şehir nihayetinde Roma kolonisi haline geliyor. En nihayetinde MS 79 yılında ise Vezüv’ün lavlarının altında kalıyor.

Pompeii’nin önemli bir kısmı ziyarete kapalıydı biz oradayken tadilat sebebiyle, sokaklara dilediğimizce girip çıkamıyoruz. Yerleşim yerlerinin hemen hemen hiçbiri görülemiyordu. Tiyatrolar ve arena açıktı.

Vezüv patlamadan önce bir liman şehri olan Pompeii, Vezüv’ün patlaması sonrası denize kıyısını kaybediyor. Şehrin yerleşim planını incelediğinizde bir gettolaşma görüyorsunuz, sanatçıların oturdukları yerler, ya da esnafın oturduğu yerler ayrı. Zengin kesim için daha ferah ve daha geniş siteler düzenlenmişken ve evler daha büyük gözükürken, sıradan halk bu imkanlardan yararlanamıyor. Bugünden farklı bir yanı çok fazla yok kısacası. Onun dışında ise şehrin en iyi korunmuş yerleri genel olarak tiyatrolar gibi duruyor. Fuaye kavramının o dönemki karşılığını görmek ilginç. Forum Vezüv’e hala depremin yaralarını sarmaya çalışırken yakalanıyor, Vezüv patladıktan sonra 2 saat içerisine şehri kaplıyor, gökyüzü kararıyor ve çatılar lavların altında kalıyor. (Lonely Planet Italy – 2014).

Pompeii ziyaret etmesi kolay bir alan, diğer şehirlerden düzenlenen turlara katılmak zorunda değilsiniz, gözünüz korkmasın. Rahat giyinin, yürümesi zor yollardan geçeceksiniz. Tapınakları, çarşısını ve tiyatrolarını göreceksiniz. En az 3 saat ayırın. Taşlaşmış bedenler birbirine sarılmış halde hala sergilenen insan vücutlarından etkilenmemek mümkün değil.

İlginç bir bilgi daha, Pompeii’deki arena Roma’daki Kolezyum’dan önce dönemin oyunlarının merkezi halinde.

Pompeii gezimizi bitirdikden sonra Napoli’ye doğru yola çıkıyoruz. Şehirde indikten sonra ilk olarak metroyla şehir merkezine gidiyoruz. Gezmek için çok fazla vaktimiz yok, yalnızca rastgele sokaklara girip çıkabiliyoruz, bu da yetiyor hani. İlginç bir havası var Napoli’nin, biraz Karaköy, biraz Tarlabaşı’nı andırıyor. Tarlabaşı’nı andırdığı yerlerde geriliyor annemler, bir an önce merkezi bir caddeye çıkma derdine düşüyorlar. Hediyelik eşya mağazalarında Napoli Berberi’nin meşhur karakterlerinin bibloları çok uygun fiyatlara satılıyor. Üç tanesi 1 Euro gibi bir fiyata alıyorum üç küçük heykelciği.

Napoli dediğimizde aklımıza elbette pizza da gelmeli. Nitekim çok güzel bir pizza yiyoruz, adını “Vezüv” koymuşlar, gerçekten doyurucu. Yanına da şahane bir şarap.

Tekrar yürüyerek tren istasyonuna doğru iniyoruz Napoli’den. Annemlerin gerilimi devam ediyor, pek rahat edemediler Napoli sokaklarında. Beni yine her gezide olduğu gibi bir gözü karalık bürüdü, sanki İtalya’dayız diye bize kimse bir şey yapamazmış gibi bir his içindeyim ki zaten bir şey de olmadan tren istasyonuna ulaşıyoruz. Roma’ya giden trenimiz kalkmak üzere. Bu kez pulman tipi, trenin tamamına yakını boş. Rahat rahat yayılıyoruz. Ben dayanamayıp uyuyorum yol boyu, ertesi gün Roma’yı terk edeceğiz. Sırada herkesin hayranlıkla söz ettiği, ama benim nedense olumsuz bir ön yargıyla abartıyla yaklaştıklarını düşündüğüm Floransa var.

Sanırım yanılıyorum. Evet, evet, orayı görünce anlayacağım. Floransa abartılmıyor, Floransa gerçekten güzel. O da diğer yazının konusu olsun.

Nasıl Giderim? 

Türk Hava Yolları Napoli’ye, İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan aktarmasız uçuyor. Pompeii’ye Napoli’den banliyö trenlerle kolayca ulaşabilirsiniz. Napoli – Roma arasında da hızlı ve bölgesel tren bağlantıları var. 

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *