Sofya hakkında bir beklentiniz var mı? Varsa, muhtemelen düşük bir beklentidir. Mesela benim öyleydi, bu bir ön yargı değil, giden arkadaşlarımın bende yarattığı bir izlenimdi aslında. Yine de yakın diye, biraz da yılbaşı havasını alayım istedim ve yola çıktım. Gidince gördüm ki, Sofya özellikle İstanbul’dan ulaşımın kolay olması sebebiyle çok güzel bir haftasonu rotası olabilir.
Sofya’ya Ulaşım
Bu başlık altında, bir de ara başlık açmak gerekiyor. İstanbul – Sofya Ekspresi… Sofya’ya giden birçok kişi bu yolu tercih ediyor. Aslında tahmin edeceğiniz üzere tek seçenek bu değil.
Birçok otobüs seferi ve aynı zamanda THY’nin direkt uçuşları mevcut. Fakat, uçak bilet fiyatları THY’nin tekel olmasının da etkisiyle genellikle pahalı, otobüs ise -benim açımdan- rahat bir yolculuk seçeneği değil. O sebeple gelelim trene…
İstanbul – Sofya Ekspresi’nde iki seçenek var, yataklı ve kuşetli. Yataklı vagonda, her bir kompartımanda iki yatak, buzdolabı, askı, masa ve lavabo bulunuyor. Bir vagonda 20 kompartıman, dolayısıyla 40 kişi oluyor ve iki tuvaleti bu 40 kişi paylaşıyor. Maalesef yol boyu tuvaletler hiç temizlenmiyor, o sebeple sabaha yaklaştıkça kullanım durumu rahatsız edici noktaya erişiyor. (Tabii yol Doğu Ekspresi kadar uzun sürmediği için o trendeki gibi bir durum oluşmuyor muhtemelen.) Yataklar ise tertemiz.
Gelelim bilet fiyatlarına. Yataklı vagonda, tek kişilik ücret gidiş geliş 67 Euro. Eğer tek kişiyseniz ve vagonu tek başınıza kapatmak istiyorsanız bunun iki katını ödemeniz gerekiyor. Aksi takdirde haftasonu seyahatinizde yanınıza mutlaka birisi gelecektir. Fakat özellikle kış aylarında haftaiçi yalnız gitme olasılığınız fazla.
İstanbul – Sofya Ekspresi’ne bilet almak ise ayrı bir sınav. Maalesef yalnızca uluslararası gişe olan tren garlarından satılıyor. Bu İstanbul’da Sirkeci ve Halkalı tren garlarından bilet alabilirsiniz demek. Kredi kartı ve nakit kullanabiliyorsunuz. İzmir’de ise Basmane tren garından bilet almanız mümkün, fakat maalesef yalnızca nakit… (Diğer uluslararası gişe olan garları kontrol etmeniz gerekiyor. Sanırım Eskişehir ve Ankara diğer seçenekleriniz, yine de teyit etmekte fayda var.)
Bu şartları kabul ettiniz ve bilet alacaksınız diyelim, sınavınız bitmiyor. TCDD halen devlet hantallığında çalıştığını kanıtlıyor ve Euro – TL kurunun oynak olmasını gerekçe göstererek yalnızca piyasa açıkken satış yapıyor. Bu THY’nin sistemini o saatler dışında kapatması gibi bir şey. Takdir edilesi bir hantallık.
1980’lere dönüşümüzü tamamlayıp biletimizi aldıktan sonra trene atlıyor ve Sofya’ya gidiyoruz. Türk sınırında siz inip pasaport polisinin yanına gidiyorsunuz, Bulgaristan sınırında ise polis sizin yanınıza geliyor. Dönüşte Türkiye bir de bagajlarınızı x-ray’den geçiriyor. Türk tarafında ufak da olsa bir duty free büfesi var. Burada sigara ve içki alabiliyorsunuz.
Bulgaristan için seyahatlerinizde vizeye ihtiyacınız var. Eğer doğrudan Bulgaristan’a başvurursanız aldığınız vize bir Bulgaristan vizesi olacak ve diğer Schengen ülkelerine gidemeyeceksiniz. Geçerli bir Schengen vizeniz varsa Bulgaristan’a bu vizeyle de giriş yapabiliyorsunuz. Üstelik eskisi gibi beş gün sınırı da yok, eğer vize süreniz el veriyorsa 90 güne kadar konaklayabiliyorsunuz.
Sofya’da Ulaşım
Sofya küçük bir şehir, dolayısıyla büyük oranda yürüyerek gezebilirsiniz. Tren istasyonuna indiğinizde ise şehir merkezine metroyla ulaşmanız mümkün.
Metroya tek biniş 1.60 leva. Kurla ilgili bilgilere birazdan gireceğim. Şimdilik bunun ortalama 0.80 Euro olduğunu söyleyeyim. Serdika istasyonunda kredi kartı ile bilet alabiliyorsunuz, fakat tren garında alamıyorsunuz. Bu muhteşem mantıklı hareket için Bulgarlar’ı kutluyoruz. Dolayısıyla para bozdurmalısınız. Bunun için tren garının hemen yanında yer alan otobüs garajındaki döviz bürosu daha mantıklı kur sunuyor. Fakat 5 ya da 10 Euro bozdurup şehre gitmenizi öneririm. Asıl kuru şehirde yakalayacaksınız.
Çok önemli bir başka ayrıntı – bileti aldıktan hemen sonra kullanmanız gerekiyor, aksi takdirde otomatik olarak geçersiz hale geliyor. Yani biletlerinizi toplu satılan cins bilet hariç, toplu almayın.
Günlük bilet ise 4 leva, yani yaklaşık 2 Euro.
Bulgaristan Para Birimi
Bulgaristan’ın para biriminin adı leva olsa da, bu para birimi aslında eski Alman markı ve Euro karşısında değeri sabit – 1 Euro = 1.95 Leva. Fakat bu kuru çoğu döviz bürosunda bulamıyorsunuz. Ben kaldığım Airbnb evine yakın olması sebebiyle denk geldiğim bir döviz bürosunda bozdurdum paramı. Vitosha Bulvarı’ndan William Gladstone sokağına girdiğiniz noktada, tam sağda bulunuyor bu döviz bürosu. 1.95’ten paranızı buradan bozdurabilirsiniz.
Sofya’da Konaklama
Yukarıda söylediğim gibi, Sofya küçük bir şehir. Bu sebeple şehir merkezinin herhangi bir yerinde konakladığınız sürece, en fazla yirmi dakikada gideceğiniz yere yürüyerek gidebilirsiniz.
Ben Airbnb üzerinden NDK tarafında bir çatı katı daire tuttum ve çok sevdim. İki kişiyseniz rahatlıkla kalabilirsiniz. Tek dezavantajı 6. katta olması ve asansör olmaması… Daireye ulaşmak için tıklayabilirsiniz.
Konaklamalarınızda eğer;
İlk kez Airbnb kullanacaksanız buraya tıklayarak kaydolursanız 30 dolar
İlk kez booking.com kullanacaksanız buraya tıklayarak kaydolursanız %10 indiriminiz olacak.
Sofya Gezilecek Yerler
Bulgaristan tarihine baktığımızda burada karşımıza ilk olarak Traklar çıkıyor. Bugünkü Trakya’ya ismini veren de bu topluluk. Roma, Bizans, arada bağımsız Bulgaristan devletleri ve Osmanlı… Osmanlı – Rus savaşı ardından ise yine bağımsızlık geldi denilirken, Rusya egemenliği… İkinci Dünya Savaşı sonrasında komünizm ve en nihayetinde bugünkü Bulgaristan.
Bulgaristan’ın tarihindeki en önemli dönüm noktalarından birisi ise Avrupa Birliği’ne üye olmaları elbette.
Sofya geziniz için ben başlangıç noktasını kendi kaldığım NDK olarak belirleyecek ve buradan başlayan bir yürüyüş rotasıyla size Sofya’yı gezdirmeye çalışacağım.
NDK bir kültür merkezi aslında, içerisinde konserler, sergiler, gösteriler oluyor. Binanın yapısından anlayabileceğiniz gibi komünist dönemden kalma. Önünde genişçe de bir park bulunuyor.
Buradan başlayıp Vitosha Bulvarı’na girelim. Vitosha aslında Sofya’ya yakın bir dağ, bu caddenin adı ise dağı tam karşıdan görüyor olmasından geliyor. Caddenin NDK’nın olduğu parktan sonraki kısmı yaya yolu. Sağlı sollu tanıdık markalar göreceksiniz yürürken, bu yol bu şekilde Adalet Sarayı’na kadar gidiyor.
Devam ettiğinizde karşınıza Sveta Nedelya Katedrali çıkacak. Bu katedral Bulgaristan tarihindeki en büyük terör saldırısına sahne olmuş bir yer, 1925 yılında çara karşı bir saldırı düzenlenmiş.
Antik Serdika alanına doğru yürüyelim şimdi de… Bu bölge eski Roma şehri Serdika’nın kalıntılarını kapsıyor. 2010 yılında metro çalışmaları esnasında bulunmuş ve birkaç çanak çömlek denilerek üstü örtülmek istenmemiş. Açığa çıkarılmış ve bugün ücretsiz bir şekilde gezilebiliyor.
Serdika’nın bittiği noktada metro alt geçidinin bulunduğu avluda karşınıza Sveta Petka Kilisesi çıkacak. Bu kilise Osmanlı döneminde yapılan kiliselerden biri. Osmanlı döneminde dini inanca karışılmamış, fakat kiliselerin tıpkı bu kilise örneğinde olduğu gibi küçük yapılmasına izin verilmiş, her taraftan gözüken kiliselerin yapılması uygun bulunmamış. Bu kilisedeyken kafanızı kaldırıp baktığınızda Sofia Anıtı‘nı göreceksiniz. Şehre adını veren St. Sofia’nın heykeli bu, dini simgeler azaltılmış ve heykele dini olmayan simgeler eklenmiş. Komünist dönemde burada bir Lenin heykeli bulunuyormuş. Bu heykele birazdan tekrar döneceğim.
Yürümeye devam edelim, karşımızda bir cami duruyor. Banya Bashi Camisi. İsmi beraber inşa edildiği hamamdan geliyor muhtemelen. Caminin mimarı, büyük Mimar Sinan. Hamam bugün işlerliğini kaybetmiş ve büyük oranda yıkılmış, kalan kısmı ise tarih müzesi. Yine de hamam binasının etrafında sıcak su akan çeşmeler var. Bunun için bizdeki köy çeşmelerine benzeyen bir su doldurma alanı bile yapılmış. Cami halen faal ve ezan da okunuyor.
Caminin karşısında ise Hal binası bulunuyor. İçerisinde çeşitli dükkanlar var ve alt katında ise bir ikinci el satış mağazası bulunuyor, belki ilginizi çekecek kıyafetleri uygun fiyatlarla alabilirsiniz.
Hal’den çıktıktan sonra arka tarafına doğru ilerlerseniz Sofya Sinagogu‘nu göreceksiniz. Sofya da Yahudi nüfusunu İkinci Dünya Savaşı sırasında kaybetmiş. İçerisinde bu dönemi anlatan bir müze de bulunuyor.
Sinagoga çok yakın bir noktada bir de katolik kilisesi var, St. Joseph Katolik Kilisesi. Aslında Bulgaristan’ın katolik nüfusu fazla değil, fakat Papa’ya suikast olayına Bulgaristan bağlantısı da karışınca Papa affetme maksatlı olarak bu kiliseyi ziyarete gelmiş. Bu ziyaretin anısına kilisenin bahçesinde Papa’nın bir heykeli bulunuyor.
Şimdi Sveti Petka’nın oralara geri dönelim. Öncelikle orada üzerinde Largo yazan bir alışveriş merkezi göreceksiniz. Komünist dönemdeki halinden epey farklı içerisindeki markalar. Burası geniş bir meydan ve meydanın bir tarafında eski Bulgaristan Komünist Partisi Binası var. İşte bu noktada o Lenin Heykeli meselesine geri dönüyoruz, çünkü Lenin heykelinin yüzü bu binaya dönükmüş o dönem ve sembolik olarak Rusya’nın gözünün Bulgaristan’ın üzerinde olduğunu simgeliyormuş.
Buradan alt geçide girip karşıya geçerseniz Başkanlık Binası‘nın önüne çıkacaksınız. Bir klasik olarak burada da askerlerin nöbet değişim törenleri oluyor. Biz ise askerlerin yan tarafındaki kemerli geçitten içeri girelim.
İşte karşınızda Sveti Georgi Rotunda. Bu kilise Sofya’nın halen faal olan en eski kilisesi. Bu arada bu avlunun içerisindeki hediyelik eşya dükkanında da fiyatlar uygun sayılabilir.
Diğer geçitten çıktığınızda ise Şehir Parkı‘na yakın bir noktaya ulaşmış oluyorsunuz. Bu parkın içerisinde Ivan Vazov Ulusal Tiyatrosu bulunuyor. Eğer zamanınız bolsa ve bilet yakalayabilirseniz burada bir oyun seyretmek isteyebilirsiniz. Ben maalesef cazip bir oyuna denk gelemedim. Belki sizin şansınız yaver gider. Bu tiyatro binası yanıp, yeniden yapıldığı için simgesi anka kuşuymuş. Aynı zamanda bu parkın içerisinde Aralık ayında Alman tarzı bir Noel Pazarı da (Christmas Market) kuruluyor.
Bir parktan bir başka parka, Royal Park’a geçelim şimdi de. Amaç Sveti Nikolai Rus Kilisesi‘ni görmek. Kilise 1914 yılında, burada yaşayan Ruslar için yapılmış.
Bu noktadan baktığınızda bile görebileceğiniz görkemli bir yapıya yürüyelim o zaman şimdi de. 1882’de yapımına başlanmış ve 1912’de bitmiş, Rus – Osmanlı savaşı esnasında savaşıp, hayatını kaybeden Rus askerleri anısına yaptırılmış: Aleksander Nevski Katedrali.
Ücretsiz bir şekilde girip gezebiliyorsunuz, fakat fotoğraf çekmek ücretli. Aslına bakarsanız bu durum Bulgaristan’da birçok kilisede uygulanıyor. (Hatta Plovdiv’de denk geldiğim üzere müzelerde bile…) Nasılsa etrafta kimse yok demeyin, fotoğraf çektiğiniz anda birisi yanınızda belirip sizden para almak istiyor. Ben yaşamadım -çünkü fotoğraf çekmeye yeltenmedim- fakat iki kişi gizlice çekmeye çalışırken yakalandılar.
Hemen karşı tarafta ise bir nevi adı bize yabancı gelmeyecek bir kilise bulunuyor – Ayasofya ya da kilisenin orijinal adıyla söylersek Sveta Sofia Kilisesi. Her şeyin kökeni burası, şehrin en eski kilisesi ve şehrin Sofya adını almasına sebep olan yer de burası. Dış tarafında hiç sönmeyen bir ateş ve İsimsiz Asker Anıtı bulunuyor.
Şimdi yavaş yavaş biraz şehrin dışına çıkalım. Borisova Parkı şehrin büyük parklarından bir tanesi ve güneşli bir havaya denk geldiyseniz insanlarla dolu olduğunu göreceksiniz. Parkın bizim asıl ilgimizi çeken tarafı ise bu parkın üniversite durağı tarafından olan kısmında bulunan anıt. Komünist dönemin ardından bütün anıtlar birer birer kaldırılırken, buradaki Rus Dostluk Anıtı bırakılmış. Ara ara anıt üzerinde çeşitli renklendirme ve anlamını azaltma denemeleri Rusya tarafından tepkiyle karşılanınca vazgeçilmiş. Konuştuğum insanlardan edindiğim izlenime göre insanlar bu anıtın temsil ettiği şeyden memnun değiller, fakat anıt bir şekilde orada duruyor ve görmesi ilginç
Buradan metroya binip de GM Dimitrov durağına kadar giderseniz Museum of Socialist Art‘a ulaşacaksınız. Bu müze başka bir blog yazısında okuduğum tanımda en isabetli şekilde belirtildiği üzere bir komünist dönem heykel mezarlığı. O dönemden kalan heykeller bu müzenin bahçesinde sergileniyor, içeride ise dönemin propaganda afişleri var.
Bahçeyi gezmek ücretsiz ki işin aslı en ilginç kısmı da burası oluşturuyor. Propaganda videosunu ve afişlerini görmek isterseniz ise müzeye girmeniz gerekiyor. Giriş 6 leva.
Eğer konuya ilgiliyseniz ve o dönemde sıradan bir ev nasıl gözüküyordu diye merak ediyorsanız, bir başka ilginç müze de Red Flat. Bu müzenin hedefi komünist dönemde sıradan bir ailenin günlük yaşamını görmeniz. Müzeye giriş 18 leva. (Eğer Free Sofia Walking Tour’a katıldıysanız 16 leva.)
Müzede o dönemden kalan eşyalara, gazetelere, dergilere ve kitaplara, oyuncaklara istediğiniz gibi dokunabiliyor, hatta kıyafetleri bile deneyebiliyorsunuz. Siz gezerken zaman zaman o dönemin ikramlarından -lokum, zeytinyağlı kekikli ekmek gibi- size getiren bir görevli size eşlik ediyor.
Dönemin kurallarını, yaşayışını ve günlük hayatın akışını size verilen sesli rehber ile gezerek öğrenebiliyorsunuz. Müze biletini Gifted mağazasından almanız gerekiyor, sonrasında size eve kadar eşlik ediyorlar.
Sofya Yeme – İçme
Checkpoint Charly
İsmini tahmin edeceğiniz üzere Almanya Berlin’deki meşhur sınır geçiş kapısından alıyor. İçeride o dönemi anımsatan bir dekor var. Fiyatlar Bulgaristan ortalamasının biraz üzerinde. Ben şarapta pişmiş ördek ve bir kadeh kırmızı şarap tercih ettim, 31 leva ödedim.
Supa Star
Bulgaristan’da sağlam bir çorba kültürü var ve çorbalar genellikle bize yabancı değil. Bir de tıpkı burası gibi çorbacılar var, ama Türkiye’dekilere çok benzemiyor. Biraz daha “bar” usulü, taburelerde çorbanızı içip çıkıyorsunuz. İşkembe çorbası Bulgaristan’da da ünlü bir çorba ve shkembe olarak biliniyor. (Ya da mekanlarda İngilizce olarak tripe soup yazıyorlar.) Bu mekanın çorbaları da çok güzeldi. Ben işkembe çorbasını tattım, bir dilim ekmekle birlikte 5.40 leva verdim.
Happy Grill & Bar
Happy, Bulgaristan ile ilgili hemen her yazıda görebileceğiniz zincir bir restaurant, fakat yerel yemekler de yapıyorlar ve bu konuda hiç de başarısız değiller. Şehrin birçok yerinde burayı görebileceksiniz. Ben yoğurtlu bir meze olan shenezank ve Bulgar yemekleri menüsünden de biftekli mantarlı bir yemek seçtim. 26 leva ödedim.
Skapto Burger
Hamburgerleri gerçekten çok güzel olan bir mekan. Her masasında bulunan Tetris ile de gönlümü çaldılar. Bu eski model tetrisleri yemeğinizi beklerken oynayabiliyorsunuz. Cheddarlı patatesleri de ayrı güzel. Vaktiniz bolsa, Bulgar yemeği tattıktan sonra bir gününüzü de buraya ayırabilirsiniz. Ben hamburger, patates ve kendi yapımları biraya 22 Leva ödedim.
Kahvaltı için ben bir gün Ma Bakery‘e, bir diğer gün ise Hal’e gittim. Kahvaltıda banitsa adlı peynirli böreklerinden yiyebilirsiniz, ben bu böreği Hal’de yedim ve oldukça beğendim. Normalde yanına ayran ya da boza içiyorlar, ben merak ettiğim için bozayı denedim, fakat bizdeki bozalar kesinlikle daha güzeller.
Yeni dalga kahvecilere gitmek isterseniz şehirdeki en popüler seçeneklerden birisi Daga Factory. Tatlıları oldukça güzeldi. Kahveyle beraber 10.50 leva ödedim.
Şehrin birçok noktasında Lindt mağazaları da bulunuyor, fakat Almanya’dan çok farklı fiyatları olduğu söylenemez.
Sofya 2 günde gezebileceğiniz bir şehir. İstanbul’dan trene atlayıp, Cuma gidip, Pazar dönebilirsiniz. Her gün Adalet Sarayı’nın önünden düzenlenen iki saatlik Free Sofia Tour da eğer şehirde çok kısa vaktiniz varsa ve kendiniz gezmeye üşeniyorsanız güzel bir özet olacaktır. Ben bu tura katılıp, önden bilgileri öğrenip, sonraki 2 günde kendim ayrıntılı bir gezi yaptım.
İşte şimdi beklentilerinizi değiştirme zamanı, çünkü Sofya güzel bir alternatif olarak yanı başımızda duruyor.
Tren olayını merak ediyordum Sofya için. Özzellikle sofya’da olan Avrupa’nın birçok yerine low cost uçuşlar ilgimi çekiyor. Bazen 10 eur seviyesinde Belçika ve İtalya biletlerini gördüm. Tren istasyonlarından emanet bagaj uygulamaları var mı ? Shengen vizesi vermediklerini bilmiyordum Bulgaristan’ın.
Emanet yeri var, hatta şehrin içinde bile birçok emanet yeri işletmesi var. Ben son günüm için bavullarımı bırakacak yer arıyordum, en uygun fiyatlı Lockers Sofia idi. (https://www.lockerssofia.com/product/luggage-locker-l/) Kabin bagajı ve sırt çantası için günlük 8 Leva (4 Euro) idi. Yeri de şehir merkezine çok yakındı. Sonra evde bırakabildim eşyalarımı, ama bu ihtimali araştırdığımdan yazmak istedim. Tren istasyonu yerine şehir merkezine eşyaları bırakmak daha mantıklı, böylece bavulları alıp doğrudan metroyla havaalanına geçilebilir uçak saatinde.
Nefis bir yazı olmuş, ilk fırsatta gitmeye çalışacağım. Teşekkürler.
Çok teşekkürler. Şimdiden iyi gezmeler. 🙂
hocam dönüşte bizim tarafta sıkı bir bavul araması oluyor mu ve yine gittiğiniz gibi pasaport kontrolü saatlerce sürüyor mu
Merhaba, x-ray’e sokuyorlar bavulları dönüşte. Maalesef yine uzun sürüyor kontrol.
sofya 1 gunde gezmiş çoğu kişi…muzelere gırılmez ise 1 gundede rahatlıkla gezılınebılınır sanıyorum..
Bence Sofya’yı bir günde gezmek Sofya’ya biraz haksızlık ama beklentinize göre de 1 günde temel yerler tabii ki görülebilir. 🙂
tabi müzeler ve yeme içme az tutunca rahat gezılıyormuş..
Helal valla çok kapsamlı olmuş başka yere bakmaya gerek yok.