Plovdiv Gezi Rehberi

Bizde Filibe olarak da bilinen Plovdiv, Bulgaristan’daki ikinci durağım. Genel olarak Sofya’da Bulgarlar buraya devam edeceğimi duyduklarında mutlu oldular, “asıl orayı görmek lazım” gibi cevaplar verdiler. O zaman şimdi Plovdiv’e gidiyoruz, kimsenin Filibe Köftesi’ni bilmediği şehre.

Sofya Gezi Rehberi yazım için buraya tıklayabilirsiniz.

Plovdiv’e / Plovdiv’de Ulaşım

Plovdiv’e Sofya yazısında ayrıntılarını okuyabileceğiniz İstanbul – Sofya Ekspresi ile ulaşmak mümkün. Fakat bu tren İstanbul’dan giderken tam anlamıyla gecenin kör vaktinde Plovdiv’e vardığı için doğru seçenek olmayabilir. Dolayısıyla trenle yapacağınız ve gün sayınızın da yeterli olduğu Bulgaristan seyahatinde Plovdiv’i, sonraki durak olarak ekleyebilirsiniz. Dönüş için de akşam Plovdiv’den trene binip, sabah İstanbul’a inmeniz mümkün.

Plovdiv Gezi Rehberi

Plovdiv’e Sofya’dan da trenle ulaşabiliyorsunuz. Bulgaristan içi tren seferlerinin saatlerini öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz. Ben Sofya – Plovdiv arası için birinci sınıf vagona 11.80 Leva ödedim. (Yaklaşık 6 Euro.) Para birimiyle ilgili ayrıntılı bilgiyi de Sofya yazısında bulabilirsiniz. Özet olarak Bulgaristan’da 1 Euro – 1.95 Leva şeklinde sabit kur uygulaması var. Ben bu bileti direkt tren garına giderek aldım. Tatil zamanları bu durum işlemeyebilir, fakat sanırım normal zamanda trenden bir saat önce gara giderek bile biletinizi alabiliyorsunuz.

Plovdiv içinde muhtemelen tren veya otobüs garlarına gidiş dışında toplu ulaşım kullanma ihtiyacınız olmayacak. Bu ulaşım için de otobüse tek biniş 1 Leva ve otobüsün içinden biletinizi alabiliyorsunuz.

Plovdiv Gezi Rehberi

Plovdiv’de Konaklama

Konaklamak için en uygun iki seçeneğiniz tarihi şehir merkezi (old town) ya da Kapana. Bence tarihi şehir merkezi daha cazip sunduğu atmosfer açısından. Ben eski bir konakta kaldım. Hostel tipi bir yerdi, fakat güzeldi. Zaten bu kaldığım yer birçok listede Plovdiv’in en iyi konaklanacak yerlerinden biri olarak gözüküyor, bazı siteler tarafından Avrupa’nın en iyi hostelleri arasında bile gösterilmiş. Çalışanları pek güler yüzlü değil, bazen sanki soru sorarak onları rahatsız ediyormuşsunuz gibi davranıyorlar, ama konak güzel.

Konaklamalarınızda eğer;

İlk kez Airbnb kullanacaksanız buraya tıklayarak kaydolursanız 30 dolar

İlk kez booking.com kullanacaksanız buraya tıklayarak kaydolursanız %10 indiriminiz olacak.

Plovdiv Gezi Rehberi

Gezilecek Yerler

Plovdiv de tıpkı İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulu(ydu). Bu geçmiş zaman çekiminin aslında bize çok da yabancı gelmeyecek bir anlamı var. Adeta nasıl olur da böyle bir şey bizim aklımıza gelmemiş de yapmamışız diye düşündürüyor hikaye.

Plovdiv’in yedi tepesinden bir tanesi dümdüz edilmiş, ortaya çıkan taşlarla kaldırımlar yapılmış ve tepenin yerine de AVM dikmişler. Gerçekten Türkiye’de yaşanmış zannedilebilecek bir olay. Kısacası bugün geriye altı tepe kalmış şehrin üzerinde yükseldiği.

Bu tepelerden üçü tarihi şehir merkezinde.

Tıpkı Sofya’da olduğu gibi Plovdiv’de de karşımıza ilk olarak Traklar çıkıyor, fakat çok geçmeden Büyük İskender’in babası II. Phillip buraya geliyor ve şehrin adını Philipopolis olarak değiştiriyor. Büyük ihtimalle bizim Filibe deyişimize kaynaklık eden isim de bu. 812 yılına kadar buraya Romalılar, Gotlar, Hunlar geliyor ve 812 yılında ilk Bulgar krallığına katılıyor Plovdiv. Sonrası Sofya tarihiyle benzer, Bizans hakimiyeti, ardından Osmanlı… Ayrıştıkları nokta, 1877 yılında Sofya, Osmanlı’dan ayrılıp Bulgaristan’a bağlanırken Plovdiv sekiz yıl daha Osmanlı’da kalmış.

Gelin tarihi şehir merkezinden şehri gezmeye başlayalım. İlk olarak Nebet Tepe‘ye gidelim. İsmi tahmin edilebileceği gibi Türkçe’den geliyor, “Nöbet Tepe”. Burada şehrin güzel bir manzarası var. Bu tepeye ilk olarak Traklar bir kale inşa etmişler ve her gelen bu kaleye bir şey eklemiş. Bugün ancak kalıntıları görülebiliyor. Gün batımında güzel olabilir eğer açık havaya rastlarsanız.

Plovdiv Gezi Rehberi – Nebet Tepe

Türkçe ile tek bağlantımız bu değil, bu tepeye Bulgarlar aynı zamanda “aylak” yapmaya geliyorlarmış. Bizdeki anlamıyla benzer olsa da, olumsuz anlamlarından sıyrılmış. Daha çok rahatlama, kafa dinleme benzeri anlamlarını korumuş, yani bir nevi aylaklığa övgü. Kelimeyi “aylak yapmak” şeklinde kullandıklarından aslında emin değilim, burayı bir Bulgar İngilizce anlatırken “let’s make aylak” şeklinde kullandı kelimeyi. Bulgarcada yalnızca “aylak” şeklinde de kullanılıyor olabilir.

Şimdi şehrin arnavut kaldırımı sokaklarına adım atalım. Binaların üst katlarının daha geniş olduğu dikkatinizi çekecektir. Bunun sebebi dönemin vergi kanunları. Yapılan binaların alt katları vergiye tabii tutulurken, üst katlar vergiden muaf olduğundan alt katlar alabildiğine dar, üst katlar ise geniş inşa edilmiş.

Plovdiv Gezi Rehberi

Nebet Tepe’den şehre girerken karşımıza çıkacak olan ilk dikkat çekici yapı Etnografya Müzesi. Bu binanın hikayesi de ilginç, büyükçe bir konak burası. 120 civarı penceresi var. Burayı çok isteyen bir iş adamı binanın peşine düşüyor, fiyatı önemli değil diyor, ne olursa veririm. Belediye ise bu binayı alıp müze yapmak istiyor. İhale gününde belediye başkanı bu iş adamıyla konuşuyor ve amacından bahsediyor. Bunu duyan iş adamı, “madem müze yapacaksınız, o zaman ben ihaleden çekiliyorum” diyor ve binayı belediyeye bırakıyor. Dışarıdan çok güzel gözüken bir bina burası.

Plovdiv Gezi Rehberi – Etnografya Müzesi

Müze binasının hemen yan tarafında St. Konstantin & Elena Kilisesi var. İmparator Konstantin ve annesi Helena adına yapılan bir kilise burası. Çan kulesi ayrı. Osmanlı Dönemi’nde her ne kadar dini inançlara dokunulmamış olsa bile, İslam dışı dinlerin ibadethanelerinin çok görkemli olması ve her yerden görünmesi istenmediğinden kilisenin etrafına yüksek duvarlar örülmüş.

Plovdiv Gezi Rehberi – St. Konstantin & Elena Kilisesi

Bu kilisenin yan tarafından şehrin giriş kapılarından biri olan Hisar Kapı‘dan geçerek tarihi merkezin dışına çıkabilirsiniz, fakat biz şimdi Roma döneminden kalma Antik Tiyatro‘ya gidiyoruz.

Plovdiv’in tarihi çok eski olduğundan ve antik dönemin üstüne, bir başka şehir kurulduğundan genellikle her kazıda bir tarihi buluntuya rastlanıyormuş. Bu sebeple insanlar evlerinin bahçelerini bile kazmaktan korkar olmuşlar. Bir gün bir adam evinin arka bahçesini kazmaya karar vermiş ve sürpriz! Bahçesinde bu antik tiyatronun kalıntıları çıkmış, elbette ev yıkılmış ve adama başka bir ev verilmiş. Bu tiyatroda bugün hala birçok etkinlik düzenleniyormuş.

Plovdiv Gezi Rehberi – Antik Tiyatro

Şehrin sokaklarında ayrıca birçok tarihi ev galerilere dönüştürülmüş, ilginizi çeken olursa gezebilirsiniz. Biz şimdi şehrin en eski kilisesine, Küçük Bazilika‘ya gidelim. (Small Basilica with baptistery.) Burası dışarıdan da bir “koruma binasıyla” kaplanmış, dolayısıyla içine girmeden bir şey görebilmeniz mümkün değil. İçinde ise eski mozaikleri görüyorsunuz. Eğer mozaiklerle ilgiliyseniz kaçırmamanız gereken bir yer. Giriş ücreti 5 Leva. İçeride fotoğraf çekebilmek için ayrıca bir ücret ödemeniz gerekiyor.

Plovdiv Gezi Rehberi – Küçük Bazilika

Şimdi şehrin ilginç bir yerine, Kapana‘ya gidelim. Kapana’nın kelime anlamı da Türkçe “kapan” kelimesinden geliyormuş, yani “tuzak”, bunun sebebi buradaki ticari hayat. Dönemin pazarlıksız alışveriş yapılmaması gereken bölgelerinden. Ahşap binalardan oluşan bu bölge yanınca, tekrar inşa ediliyor. Tıpkı İstanbul’daki Kapalıçarşı gibi, bu bölge de “ekonomi nasıl gidiyor öğrenmek için doğru adres” olarak biliniyor. Bugün ise Karaköy gibi “hip” bir yer haline gelmiş. Şehrin en güzel restaurantları burada bulunuyor.

Kapana’ya postane binasının olduğu meydandan başlayalım. Burada Roman Forumu‘nu göreceksiniz. Tahmin edebileceğiniz gibi Roma dönemi kalıntıları. Hemen yakında Tsar Simeon Parkı bulunuyor. Plovdiv’in geniş yeşil alan ihtiyacını karşıladığı yer de burası. Yazın burada müzikli su gösterileri düzenleniyormuş. Kışın ise girişine buz pateni pisti kuruluyor.

Plovdiv Gezi Rehberi – Roman Forumu

Knyaz Alexander I caddesi, Plovdiv’in ana yaya caddesi. Buraya Roman Forumu tarafından girip ilerlerken sol tarafınızda şehrin sembolü Milo Heykeli‘ni göreceksiniz. Hemen arka tarafında ise together yazısı mevcut. (Hala mevcut mu acaba?) Plovdiv’in 2019 Avrupa Kültür Başkenti olması sebebiyle şehrin sloganı olarak “together” seçilmiş ve yıl boyu 500’den fazla sergi, konser gibi etkinlikler düzenlenmiş.

Plovdiv Gezi Rehberi – Milo Heykeli

Biraz önce bahsettiğim merdivenleri çıkarsanız eğer, Sahat Tepe’ye ulaşacaksınız. “Sıhhat mı / saat mi” kastediliyor acaba diye düşündüyseniz burada kastedilen şey saat, tepede bulunan saat kulesinden alıyor adını. Saat bugün halen çalışıyor ve belli saatlerde ses veriyor. 🙂

Caddeye geri dönelim. Philloppolis Antik Stadyumu‘na gidiyoruz. Bugün gördüğümüz kalıntılar çok küçük bir kısmı, aslında caddenin altından epey uzun bir şekilde ilerliyor, bunun işaretleri de var. Zaman içerisinde bu stadyumun kalıntıları üzerinde yürümemiz hedefleniyor.

Stadyumun görebildiğimiz kalıntılarının karşısında da Cuma Cami var. I. Murat döneminden kalma cami bugün halen faal ve ezan da okunuyor. Altında ise Türk tatlıları yiyebileceğiniz bir mekan var. Ben burada baklavayı denedim, fakat açıkçası baya başarısız.

Plovdiv Gezi Rehberi – Cuma Cami

Kapana sokaklarında birçok sokak sanatı örneği de göreceksiniz. Hatta bunun için düzenlenen ücretsiz bir yürüyüş turu bile var. Bu graffitilerin bir kısmı sipariş üzerine yapılıyor ve düzenli aralıklarla değiştiriliyor.

En ünlüleri “The Core (çekirdek)” olarak bilinen Kapana merkezinde bulunuyor. Bu ufak meydanda Stern ve Rocket01 adlı büyük graffitilerin yanı sıra, irili ufaklı birçok başka sokak sanatı örneği de göreceksiniz. Elektrik kutularından, çöplere kadar sokak sanatı uygulanmamış alan yok gibi. Bu meydanda aynı zamanda prizler de mevcut, ilk kez bir şehirde bunu görüyorum. Yani telefon şarjınız azaldıysa ve bir yere de oturmak istemiyorsanız burada telefonunuzu şarj edebilirsiniz.

Plovdiv Gezi Rehberi – The Core

Şimdi biraz da karnımızı doyuralım.

Plovdiv Yeme – İçme

Pavaj

Favorimi en üste koydum. Öncelikle bu bölümde anlattığım mekanların tümü Kapana ve etrafında. Tarihi şehir merkezi sanırım mevsim itibariyle biraz fazla tenha olunca, buralar daha cazip geldi. Pavaj rezervasyon yaptırmadan gitmemeniz gereken bir yer. Ben tek kişi bile son bir masaya oturabildim. Kalabalık olarak yer bulma şansınız pek olmayabilir. Gerçekten tüm Bulgaristan seyahatimin dahi favori noktası oldu. Ben burada yoğurtlu haydari benzeri bir meze olan katak, ana yemek olarak kaburga ve rakija tercih ettim. Tüm bu menüye tatlıyla beraber 41.50 Leva ödedim.

Plovdiv Gezi Rehberi – Pavaj

Aylyakria

Nebet Tepe konusunda bahsettiğim “aylak” olayından adını alan bir restaurant. Buraya da rezervasyonsuz gitmeseniz iyi olur. Bulgar mutfağına farklı bir dokunuş yapma iddiasında bir yer burası. Fena bir sonuç da vermemiş, tercih edebilirsiniz. Burada humus, ciğer ve şaraptan oluşan masama 28 Leva ödedim.

Plovdiv Gezi Rehberi – Aylyakria

Supa Bar

Bulgaristan’da bu çorba barı olayı çok hoşuma gitti, o sebeple Plovdiv’de de haritada böyle bir yer görünce hemen uğradım. Gezilecek alanların çok çok az dışında kalıyor, ama yürünebilir bir mesafede. Burada Sofya’da aklımda kalan patates çorbasını içtim ve 4.80 Leva ödedim.

Plovdiv Gezi Rehberi – Supa Bar

Bunlar dışında Monkey House kahve için tercih edilebilir, tatlısı olmadığı konusunda uyarayım. Hemingway Restaurant not alıp da, gidemediğim yerler arasında aklımda kalan mekanlardan biri. Belki siz uğramak istersiniz.

Plovdiv’i tek günde dahi gezebilirsiniz. Bir gün konaklayıp, ertesi gün de biraz “aylak” yapıp, akşam treniyle dönüşe geçerseniz de hakkını vermiş olursunuz. Hem biraz aylaklıktan kimseye zarar gelmez. Aylaklığın hakkını artık biz de verelim!

Plovdiv Gezi Rehberi

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

2 comments