Uzun Boğaz Turu

Eminönü’ne ne zaman gitsem, bozuk bir aksanla “bosfor, bosfor” diye bağırıp durur bir adam. Orada duran tekne hep, “hemen kalkıyordur” ve “beklemeden hareket edecektir” ve nedense hiç hareket ettiğini görmemişimdir. Motorun görünüşü ve oturma düzeni de çekmez beni. Boğazı görmenin başka yolları var lakin. Bunun bence en güzeli Şehir Hatları’nın güzelim vapurlarıyla olanı…

DSC01891

Her sabah saat 10.35’te Eminönü’nden kalkıyor bu vapurlar. Ardından 10.50’de Beşiktaş ve 11.05’te Üsküdar’a uğrayarak boğaza açılıyor. Özellikle yoğun zamanlarda ve haftasonları yolunuzu uzatma pahasına da olsa Eminönü’nden tura katılmanızı öneririm. Yoksa vapurdaki güzel yerler kapılmış olacaktır.

Vapuru gidiş – geliş kullanacaksanız yan taraflar, aksi takdirde arkadaki alan ya da üst balkonlar görüş açınızın geniş olması açısından daha iyi oturma yerleri olacaktır. Bu turun gidiş – geliş ücreti 25 lira, tek yön ücreti ise 15 lira.

Boğaza girdikten sonra ilk durak 11.35’te Kanlıca…

DSC01936

Hisar’ın karşısında, eski bir boğaz semti Kanlıca. Tarihi çay bahçesinin vapurdan görünüşü çok güzel. Boğaza nazır yalılar ise imrendirici. Bunlardan en göze çarpanı kıpkırmızı rengiyle Sezen Aksu’ya ait olanı olsa gerek.

DSC01959

Kanlıca’dan sonra sırasıyla Sarıyer ve Rumeli Kavağı’na uğrayarak, saat 12.25’te Anadolu Kavağı’na varıyor vapur ve burada mola veriyor. Bu arada istediğiniz iskelede inip, dönüşte vapura tekrar binebiliyorsunuz eğer ki gidiş geliş bileti aldıysanız.

DSC01987

Özellikle Tarabya taraflarında yunuslara rastlamanız olası… Eğer ki turunuzu Nisan ayına denk getirdiyseniz, İstanbul’a Bizans’tan miras erguvanlar da gözlerinize bayram ettirecek.

Boğazı gezerken tabii şehrin günden güne bozuluşuna da şahitlik etmiş olacaksınız. Bir zamanların yolu bile olmayan köyleri, bugün artık büyük bir kalabalığı ağırlıyor. Özellikle Avrupa Yakası’nda deniz kenarı iskeleleri yol kenarlarına düşmüş ve kafe olarak işletiliyor. Yerlerine, hakkını yemeyelim her ne kadar çirkin olmasa da, küçük beyaz iskeleler yapılmış.

DSC02046

Yalıların birçoğu artık deniz kenarında değiller ve önlerinden araba yolu geçiyor. Kuzeye yaklaştıkça talan görüntüsü azalsa da, yeni yapılan köprünün neler getireceği belirsiz. Anadolu ve Rumeli Kavağı semtleri halen birer küçük balıkçı köyü görünümünde, bu iç rahatlatıyor. Lakin üzerlerine köprünün gölgesi inmiş durumda, gelecek belirsiz.

DSC01914

Ben vapurdan Rumeli Kavağı’nda iniyorum ve dönüş yolculuğumu yer yer yürüyerek tamamlıyorum. Fakat en mantıklı olanı 12.25’te Anadolu Kavağı’nda inip, orada belki bir öğlen rakısı eşliğinde midye – balık ziyafeti çektikten sonra, 15.00’da kalkan vapurla geri dönmek. Bu vapur saat 16.10’da Üsküdar’a, 16.25’te Beşiktaş’a ve en nihayet 16.40’ta Eminönü’ne varıyor.

DSC02009

Şimdi sonbahar renklerini görmek için çıkabilirsiniz bu tura, kışın beyaza büründüğünde şehir, olur da kardan ulaşabilirseniz vapura, apayrı bir manzara sunacaktır size eminim. Erguvan mevsimi ise bu anlattıklarım içerisinde halen benim favorim.

Zaman zaman İstanbul’u anlatacağım demiştim size. Bu, şehri görmeye gelenlere, şehirde yaşayıp da bunu sürekli erteleyenlere bir öneridir. Yanı başımızda yapılacak, görecek güzellikler olduğunun hatırlatmasıdır. Tüm ihanetimize rağmen üstelik…

DSC02036

Dünyanın en güzel ulaşım araçlarından biri olan vapurlarla, İstanbul’da uzun süre vakit geçirmek… Çok şey değiştiyse de eskilerden bugüne.

Şarkıda şarkıcının babasına seslendiği gibi, “senin o çok sevdiğin çiçekli bahçeler yok şimdi / İstanbul hala güzel / bütün kurtlar şehre indi…” 

Galiba bu yazıyı yazmama bahane de en çok bunu, olabilecek en sade haliyle, ne tarihten, ne olanlardan bahsederek, sadece hatırlatmak, İstanbul hala güzel

DSC02126

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

1 comment