Unutulmaz Bir Noel Masalı: Rothenburg ob der Tauber

Birkaç yıldır Lonely Planet’in Almanya rehberinin kapağındaki fotoğrafa bakıp heveslenir dururum Rothenburg’a gitmeye. Sırası bir türlü gelmez, en güzel zamanı beklermiş meğer.

Bu Aralık gerçekleştirdiğim kısa Almanya ziyaretinde bir günü ayırdım Rothenburg’a nihayet, Noel Pazarı’nın açılmasını da bekleyip öyle düştük yollara. Bir Pazartesi sabahı erkenden Münih’ten binip trene, iki aktarmayla ulaştık Rothenburg’a. Hava soğuk, yerlerde kar var, ne güzel…

Şehrin kapısından girerken karşımıza çıkan merdivenlere tırmanıyoruz şöyle bir bakıp inmeye ve kendimizi şehrin uzun mu uzun surlarında yürürken buluyoruz. Her döndüğümüz köşede, her geçtiğimiz tahta sütunun ardından başka bir manzara karşılıyor bizi.

DSC05748

2.5 km uzunluğunda surlar şehrin etrafını dolaşıyor. Tren garından şehre ulaştığınız noktadan başlarsanız yürümeye, asıl güzel manzaraları görebiliyorsunuz. Her ne kadar kitapta yalnızca Mart – Kasım arası açık olduğu ve ücretli olduğu yazsa da Aralık ayında hiçbir ücret ödemeden çıkıyoruz bu surlara. Merkez henüz biraz uzakta gözüküyorsa da kanımız kaynıyor Rothenburg’a şimdiden.

DSC05711

Gezdiğimiz sırayla değil de, yol gösterici bir sırayla anlatayım ben size şimdi Rothenburg’u, en iyisi şehrin meydanından Marktplatz’dan başlayalım. Aylardan Aralık’sa hele…

Burada bir Noel Pazarı kurulu, göreceksiniz yılın son ayında giderseniz. Sokakları sıcak şarap kokuyor. Tarçınlı kurabiyeler, sosisliler, rengarenk ağaç süsleri tezgahlarda… En iyisi önce şehre bir meydandan bakmak.

DSC05843

Rathaus, yani aslında belediye binasının kulesine tırmanabiliyorsunuz. Giriş 2.5 Euro. Yukarıdan gördüğünüz şeyin gerçek olduğuna inanmanız zor… Kar da yağıyorsa, sanki bir küçük cam kubbenin içine hapsedilmişsiniz de biri camı sallıyor gibi bir manzara. Biblo gibi evler, unutması zor bir manzara.

DSC05805

220 basamakla tırmanıyorsunuz buraya ve son aşaması biraz zorlu geçiyor, yine de buna tamamen değiyor. Şehrin bence atlamamanız gereken en önemli noktası burası.

Noel Pazarı ise sadece Marketplatz’ta değil, etrafına da yayılmış durumda. Tüm şehir süslenmiş, filmlerden alışık olduğunuz devcileyin bir Noel Pazarı’na dönüştürülmüş.

DSC05832

Merkez meydana yakın bir noktada büyük Jakobskirche bulunuyor. Yapımına 14. yüzyılda başlanmış ve ancak 15. yüzyılda tamamlanabilmiş. Kilisenin içindeki kapsülde söylenen o ki İsa’nın üç damla kanı var. Kiliseye giriş ücretli ve her gün açık. Ücreti 2 Euro.

DSC05814

Rothenburg’da aynı zamanda Kathe Wohlfahrt Weihnachtsdorf isimli bir Noel dükkanı var, yılın her günü açık. Dibi gözükmeyen ve tamamen Noel süsleri ile dolu bir dükkan burası. Dedim ya, bu şehir size her an bu hisleri yaşatmaya hazır. Dükkanın içinde fotoğraf çekmek maalesef yasak.

Rothenburg’un Schneelballen isimli meşhur bir de çikolatası var. İçi boş, yuvarlak çikolatalar bunlar. Satın almak için en ünlü nokta ise Diller’s Schneelballen… Bizce çok bir özelliği yok bu çikolatanın, ama tadına bakmak isteyebilirsiniz. Biz bunu Cafe Uhl‘de denedik.

DSC05831

Evler size Hansel ve Gretel’i anımsatacak, en azından bana olan bu. Onlar gibi evlerden parça parça koparıp yiyesiniz gelecek, öyle bir tatlılık. Oysa bugün Rothenburg diye bir şehir olmayabilirdi. Bunun tarihi Otuz Yıl Savaşları’na kadar gidiyor.

Katolikler ve Protestanlar arasındaki bu savaşta, çatışmalar gelip Rothenburg’un kapısına dayanıyor. Katolik komutan Tilly ve 60.000 askeri, Protestan Rothenburg’u kuşatıyor. Hikaye şöyle…

Şehir Tilly’i oyalamak için ona 3 litrelik şarap veriyor. Tilly bir ya da iki kadehten sonra şöyle sesleniyor, “eğer aranızda biri gelip bu kadehi tek yudumda içmeyi başarabilirse, işte o zaman şehrin ve yönetiminin hayatını bağışlarım.” Belediye Başkanı Georg Nusch kabul ediyor ve şarabı tek yudumda kafasına dikiyor. Ve derler ki işte bu yüzden hala Rothenburg yerinde duruyor.

DSC05830

Akşam olduğunda ise şehrin ışıkları yanıyor ve masal büyüyor. Süslemeler artık ışıklı… Yemek vakti geliyor.

Biz Weinstube zum Pulverer‘de yiyoruz akşam yemeğimizi.  Burası Rothenburg’un en eski şarap barı olarak gösteriliyor. Ekmek içinde peynir çorbasını denemenizi öneririm. Elbette yanında Rothenburg’a özel beyaz şaraplardan tatmalısınız.

DSC05888

Aynı zamanda Rothenburg’un en eski binasında bulunan Zur Höll de bir başka seçenek. Yoğun sezonda her iki restaurant için de rezervasyon gerekli. Gündüz açık değiller ve saat 5 itibariyle yemek servisi yapmaya başlıyorlar.

DSC05900

En başta kitabımın kapak fotoğrafından bahsetmiştim. O fotoğraf Rothenburg’un ikonik bir fotoğrafı, arama motorlarına Rothenburg yazdığınızda bile sayısız o fotoğrafı görebilirsiniz. Biz de aynı fotoğrafı çekmekten geri kalmak istemedik ve sürpriz, fotoğraftaki binanın hemen önünde bir çadır ve içerisinde bir restorasyon çalışması var. Uzakdoğulu turistler bundan etkilenmişe benzemese de biz biraz hayalkırıklığına uğradık.

DSC05755

Biraz da Rothenburg’a nasıl ulaşabileceğinizden bahsedeyim. Rothenburg’da kalmıyorsanız bu iş biraz uzun sürebilir. Münih’ten biz 6.20 treniyle yola çıkıp, iki aktarma ile ulaştık. Yolda bir de hata yaptık…

Öncelikle Rothenburg’un da bulunduğu Bavyera eyaletinde geçerli tren bileti olan Bayern Ticket‘ı alabilirsiniz. Bu bilet kişi başı 25 Euro ve grup bileti şeklinde de alınabiliyor ve kişi başı 6 Euro ekleniyor. Yani biz iki kişi 31 Euro’ya seyahat ettik… de nasıl? Bu biletler haftaiçi sabah 9’dan itibaren geçerli, haftasonu ise geceyarısından itibaren, ertesi sabah 3’e kadar geçerli. Biz işte bu noktayı gözden kaçırıp bindiğimiz trende, saat 9’dan önce seyahate başladığımız için 15 Euro ek ücret ödemek durumunda kaldık.

Bizim gittiğimiz Aralık ayı için konuşursam, Münih’e geri dönecekseniz saat 19.06 trenine binmenizi öneririm. Zira kafanızdaki Alman algısı farklı olabilir, fakat Almanlar’ın trenleri sık sık rötar yapabiliyor. Bu durumda ise zaten kısa olan aktarma sürelerini kaçırıyorsunuz. 20.06 trenine kalıp da bir aksiliğe uğrarsanız, işte o zaman işiniz ertesi sabaha kalıyor. Bunu düşünüp 19.06’yla dönüşe geçmenizde fayda var. Yol yaklaşık 3.5 saat sürüyor.

DSC05799

Yazıya başlarken ne kadar derli toplu hayal etmiştim, ama biraz dağınık oldu. Zira ben döndüm, ama aklım hala oralarda.

DSC05801

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *