Öncelikle bir noktayı baştan söylemem gerek, bu diğer blog yazılarının aksine Ljubljana’yı yere göğe sığdıramayan bir yazı olmayacak. Bana sorarsanız o yazıları okuyup, beklentilerinizi ona göre belirleyerek giderseniz Ljubljana’yı sevmeniz imkansıza yakın. Ortalama bir Avrupa şehri görmek için giderseniz Ljubljana sizin için doğru seçim…
Avrupa’nın en yeşil başkentlerinden, ufacık bir yer Ljubljana. Birkaç saatte dahi şehrin temel noktalarını görmek mümkün. Hatta genelde bir şehri sokak sokak gezip, o şehre karşı tanıdık his beslemeyi seven biri olarak söylüyorum ki ikinci gün sıkılmanız bile olasılıklar dahilinde.
Ama siz yine de Ljubljana’ya bilet aldınız ve gidiyorsunuz. O zaman gelin, neler yapılır, nereler görülür, nerelerde yemeli içmeli onları anlatayım ben size.
Ljubljana Nedir?
Efsaneye göre Yunan mitolojik kahramanı Iason çaldığı altın örtü ile Karadeniz’e açılıp, oradan Tuna’ya kavuşarak, Sava ve Ljubljanica nehirleri üzerinden Ljubljana’ya geliyor. Burada karşılaştığı canavarla dövüşüyor ve canavarı öldürüyor. Ki bu canavar bugün Ljubljana’nın ejderhası olarak biliniyor.
Gerçeğe gelirsek… Ljubljana 1. yüzyıldan itibaren tarih sahnesine çıkıyor. Birçok uygarlığın hükmü altına giriyor, 1809 yılında Napolyon’un kuvvetleri Adriyatik’e ulaşmak için şehre saldırıyor. 1821’de Kutsal İttifak’ın dört üyesiyle birlikte Ljubljana tarih sahnesine tam olarak çıkıyor, tren yolları yapılıyor, şehir Avrupa’nın önemli bölgelerine bağlanıyor ve 1895’te güçlü bir deprem şehri yıkıyor. Sonrası yakın tarih… İkinci Dünya Savaşı’nda İtalya’nın yönetimi altına giriyor, sonrasında Almanlar şehre giriyor. En nihayet Yugoslavya döneminde Slovenya’nın başkenti haline geliyor ve bu durum ülkenin 1991’deki bağımsızlığından sonra da devam ediyor.
Ljubljana bugün 280.000 nüfuslu küçük bir Avrupa başkenti…
Slovenya’nın para birimi Euro.
Ljubljana’da Ulaşım
Aslına bakarsanız Ljubljana tam olarak yürüyerek gezilebilecek bir şehir, hele ki merkezde kalıyorsanız. Eğer araba kiraladıysanız ve merkezin biraz dışındaysanız şehir merkezinde birçok otopark göreceksiniz. Toplu ulaşım ağı gelişmiş ve her yerde bilgilendirici tabelalar da mevcut, sıkıntı yaşamazsınız, fakat söz konusu Ljubljana olunca Zale Mezarlığı’na gidiş hariç toplu taşıma kullanmanızı önermiyorum bile. Zaten nereye giderken kullanacaksınız? 🙂
Ljubljana’da Nerede Kalmalı?
Eğer arabanız yoksa merkezi yerler dışında kalmak istemeyebilirsiniz. Ejderha Köprüsü ile St. James Köprüsü arasında, nehre yakın herhangi bir yerde kalmanız halinde tüm şehri yürüyerek keşfedebilir bir konumda olacağınızı varsayabilirsiniz. Biz araba kiraladığımız için, fiyat da daha uygun olunca merkezin çok az dışında kaldık.
Ljubljana Gezilecek Yerler
Gelelim bu kısma… Ljubljana’yı tekrar söylemem gerekiyor ki genellikle yürüyerek keşfedeceğiz. Buyrunuz…
Ljubljana Kalesi
Tarihi şehir merkezinin hemen hemen her yerinden görülebilen Ljubljana Kalesi geceleri adeta Drakula’nın şatosuymuşçasına masmavi bir ışıkla aydınlatılıyor. Avlusunda fiyatları Ljubljana geneline göre yüksek bistrolar da var.
Birçok şehirdeki mantık burada da geçerli, kale arazisini gezmek ücretsiz, iç mekanlar ücretli.
Kaleye ulaşım için seçeneklerden en mantıklısı funiküler… Arabayla ulaşım da mümkün. Bunun dışında üç farklı yürüyüş yolu olduğunu da söylüyorlar, havanın soğukluğu bizi bunu denemekten alıkoydu. Fakat siz denemek isteyebilirsiniz.
Kale hakkını vermek lazım, güzel düzenlenmiş. Bildiğimiz kalelerden farklı, içi modernize edilmiş, fakat bu modernlik dokuya uyumsuz değil. Çağdaş sanat örnekleriyle de zenginleştirilmiş içerisi.
Kale tepede olunca farklı bir beklentiye girebilirsiniz, fakat inanılmaz bir şehir manzarası sunduğunu söyleyemeyeceğim, aksine aşağıdan kaleyi izlemek daha zevkli.
Presernov Meydanı
Ljubljana’nın belki de en merkezi noktası burası.Meydan adını Slovenyalı şair France Preseren’den alıyor ve şairin heykeli de meydanda gelenleri karşılıyor. Meydana diğer yakadan ulaşmak istediğinizde Üçlü Köprü‘den geçerek ulaşıyorsunuz. Aslında yapıldığı dönemde tek bir köprüyken, sonrasında Joze Plecnik adlı bir mimar tarafından 1929 ve 1932 yıllarında iki ayrı geçiş daha ekleniyor ve bu ismi alıyor.
Bu meydanın en baskın öğesi ünlü pembe kilise, Fransisken Kilisesi.
17. yüzyıl yapısı bu kilisenin içerisi epey görkemli ve güzel. Ücretsiz bir şekilde gezebiliyorsunuz.
Mestni Meydanı
Belediye binasının olduğu meydan… Ünlü Robba Çeşmesi de burada, çeşmede bulunan üç titan, üç ayrı nehri temsil ediyor; Sava, Krka ve Ljubljanica. Burada gördüklerini kopyaları, orijinalleri zamanında şehirde hüküm süren hava kirliliğine kurban gitmiş. Bu meydana çok yakın olan sokaklardan birinde Pazar günleri bir bit pazarı kuruluyor.
Bu meydan Tarihi Şehir Merkezi’nin üç önemli meydanından birincisi… Sokakları yürüyerek devam ediyoruz.
Eski Meydan (Stari Trg) ve Yukarı Meydan (Gornji Trg)
Tarihi şehir merkezinin ana meydanı Stari meydanı, buraya çıkan köprü eski zamanların “gümrüksüz alışveriş yeri” olarak biliniyor. Tarihi “duty free” yani. Gornji Meydanı ise dar pasaj geçişleriyle çevrelenmiş küçük meydanların sonuncusu.
Ulusal Kütüphane
Ljubljana’da belki de en sevdiğimiz yer burası oldu. Ünlü mimar Joze Plecnik’in başyapıtlarından biri olarak kabul ediliyor bu kütüphane. İçeriyi gezmek mümkün, yazın sadece gruplara açık yazıyor kitapta. Biz Aralık’ta gittiğimizden midir nedir hiçbir engelle karşılaşmadan okuma salonuna kadar girdik.
Cumhuriyet Meydanı ve hemen karşısında bulunan Parlamento binası Yugoslav döneminin şehre bıraktığı izler gibi görülüyor. Geniş ve boş bir meydan ve olabildiğince çirkin bir parlamento binası. Önceden rezervasyon yaptırmak koşuluyla parlamento binasının gezilebilmesi de mümkün.
Gelelim Ljubljana’nın sembolü olan ejderhaya… Köprüye giderken öncelikle bir pazar yerinden geçeceksiniz. Bizim pazarlarımıza çok benzeyen bir yer burası. Meyve sebze satışı yapılıyor.
Ejderha Köprüsü adından anlaşılacağı gibi hemen girişinde bulunan ejderha heykellerinden alıyor bu adı. Ejderhalarla ilgili burada anlatmayacağım cinsiyetçi bir “şaka” da mevcut. Ejderha sembolü efsanelere dayanıyor. Zaten birçok hediyelik eşyaya da bu ejderha sembolü işlemiş durumda.
Ljubljana’ya noel zamanı giderseniz sokaklarda kurulmuş tezgahlardan sıcak şarap almanız mümkün, klasik anlamda bir Noel Pazarı görüntüsü yok, daha çok yeme içme üzerine kurulu ve sürekli olmayan tezgahlar söz konusu. Geceleri ortalığın ışıl ışıl olmasını sağlıyorlar.
Ljubljana ile ilgili güzel olan şeylerden biri de zaten gece erken saatlerde hayatın bitmemesi, sokaklar hep canlı ve aydınlık.
Park Tivoli
Ljubljana’nın Avrupa’nın en yeşil başkentlerinden biri olmasına sebep olan en önemli faktörlerden biri Park Tivoli. Ljubljana’nın en çok sevilen yerlerinden biri özellikle Türkiye’den giden gezginler tarafından. 510 hektar büyüklüğünde, alabildiğine büyük ve yeşil… İmrenmemek elde değil.
Zale Mezarlığı
Mezarlığı “gezilecek yer” olarak yazmakta garipsenecek bir durum sanıyorum artık kalmamıştır. Prag, Paris gibi birçok şehirden artık buna alışmışsınızdır. Zale Mezarlığı da Ljubljana’nın biraz dışında… Birçok Sloven sanatçının mezarı burada bulunuyor. Muhteşem kapısı ve birçok mezar taşının adeta bir sanat eseri olmasıyla Ljubljana’da görülmesi gereken bir yer.
Ljubljana Yeme – İçme
Sarajevo 84
Bir Bosna-Hersek, ya da aslına bakarsanız bir Balkan restaurantı. Klasik olarak cevapcici yiyorsunuz, Boşnak biraları da var. Fiyatlar makul düzeyde. Biz burada ortaya karışık Bosna tabağı söyledik, 3-4 kişi için yeterli düzeyde yemek var tabakta. Dolayısıyla coşmayın sipariş verirken. 🙂
Robba
Harika bir restaurant burası, çok şık. Deniz ürünleri özellikle muhteşemdi, fiyatları ise yine çok pahalı değil. Alabalık, levrek, karidesli makarna, ahtapot ve elbette bunların yanına eşlik eden bir şarap… Çalışanları da gayet ilgili ve yardımcılar. Sunumlar da çok iyi. Bir gününüzü banko buraya ayırın derim.
Panomedo
İyi yerler yanı sıra kötü yerleri de söylemek lazım. Burayı zor bir anımızda rastgele bularak keşfettik, yediğimiz pizza çok kötüydü. Yeri merkezi ve karşınıza çıkacaktır muhtemelen. Uzak durmanızı öneririm.
Dvorno Bar
İç yerleşimi çok iyi olmayan, belli bir saate kadar hatta küçük çocuklarla dolu olan ve içtiğimiz şaraptan da çok memnun kalmadığımız bir şarap barıydı burası. Bu arada Slovenler’in de şarapları ünlü. Mekanlarda genelde kadehi 1-2 Euro arasında şaraplar bulmanız mümkün.
Tozd
Dvorno Bar’daki çocuk yoğunluğu ve oturduğumuz yerden memnun kalmamamız sebebiyle koşar adım çıkıp geldiğimiz yer… Küçük, sıcak bir mekan. Yeni nesil kahvecilere benziyor biraz tasarım olarak, fakat kahveci değil. Biz burada sıcak şaraba gömüldük. Kışın olur da Ljubljana’ya yolunuz düşerse buraya uğrayıp içinizi ısıtmanızı öneririm.
Romantika
Slovenya’da dikkatinizi kabak çekirdekli ürünlerin yoğunluğu çekecek. Kabak çekirdeği ezmesi, kabak çekirdekli pasta ve en nihayet kabak çekirdeği dondurması. Grubumuz tadı konusunda ikiye ayrıldı, ama ben çok sevdim. Romantika’ya uğrayıp kabak çekirdeği dondurması yemenizi öneririm. Ljubljana’ya bir daha gitmem muhtemelen, ama üzüldüğüm şey bu dondurmadan yiyemeyecek olmak. Başka yerde kabak çekirdekli dondurma bulmak mümkün mü? Ayrıca bu mekanın bulunduğu noktadan kalenin çok güzel bir manzarasını da görebiliyorsunuz.
Cacao
Ljubljana’da en çok uğradığımız yer burası oldu. Yorulduk mu? Cacao’da bir kahve… Üşüdük mü? Cacao’da ısınalım. Akşam canımız tatlı mı çekti? Cacao’ya gidelim. Nehrin kenarında çok güzel bir pastane burası. Tatlılarının hepsine kefiliz, çok güzel. Bizim kadar abartmasanız da bir kez uğrayın buraya bence.
Ljubljana eğer vizeniz varsa bir Balkan turuna katılabilir, ya da Avusturya gibi yakın ülkeleri gidildiğinde uğranabilir bir noktada. Türkiye’den bir tek Türk Hava Yolları’nın uçuşunun olması uygun fiyatlı bilet yakalamayı zorlaştırıyor. Yazının başında da söyledim, ben maalesef Ljubljana’dan çok fazla etkilenemedim. Bir de siz şansınızı deneyin. Çok seveni de var zira, belki siz de onlardan olursunuz.
Tireste ile ilgili bilginiz var mı ? Burası ile birlikte birleştirilebilir mi sizce ?
Tireste’yle ilgili bilgim maalesef yok, ama ulaşım sıkıntısı yoksa rahatlıkla birleştirilebilir, yol 1 saati biraz aşkın gözüküyor zaten. Ljubljana aşırı vakit isteyen bir şehir de değil, günübirlik bile gelinebilir.
Merhabalar, Trieste’ye yarım saat uzaklıkta Duino diye bir köyde uluslararası bir lisede okuyorum. Trieste de Ljubljana kıvamında günübirlik bir şehir diyebilirim. Bu bölgenin en ilginç özelliği özerk olması, geçmişte slovenya’ya bağlıyken bir dönem tamamen serbest bölge ilan edilmiş. Tabelaların çoğu hala hem italyanca hem de slovence. Bunun dışında pek bir numarası yok açıkçası, klasik bir Avrupa şehri, gezip görülecek yerler hep aynı formatta. Flixbus ile Ljubljana’dan buraya gelmek çok kolay, 1 saat 40 dakika sürüyor yol. Gelecek olursanız Duino’ya gelip kaleyi görmenizi de tavsiye ederim. Duino kalesi kesinlikle araştırıp gezip görmeye değer, manzarası ve tarihi eşsiz. Hem bir çayımı içersiniz.
Trieste’yi duymuştum, fakat ayrıntısını araştırmamıştım. Gerçekten kulağa ilginç geliyor. Eğer o taraflara yolum düşerse Duino’ya da uğrarım tabii. Çok teşekkür ederim davetiniz için. Oradaki eğitiminizde başarılar dilerim. 🙂
Değerli bilgiler için teşekkürler. Umarız yolumuz düşer🙏
Ben ne güzel atlamışım olaya, davet tabii ki sizeydi, ama ben yorumların bağlantısını fark etmedim ve ayrı değerlendirdim. Umarım gidebilirsiniz kısa zamanda. 🙂
İsim belirtilmemiş hocam, bir Türk ber zaman misafirperverdir🙃
Merhaba, Cihan bey, 3 gun kalmayi dusunuyordum acaba fazla mi olur. gitmisken Bled golunu gormek istiyorum. Siz gidebilidiz mi ? yoksa yaziniz da gozden mi kacirdim.
Merhaba, Bled’i de gördük evet, yazısı da var: https://yolacikmali.net/2017/12/18/karli-bir-gunde-bled-golu/
Bence 1 Bled 1 Ljubljana ideal, üçüncü günü de geçirmek istiyorsanız başka bir yer de ekleyebilirsiniz. Eğer doğayı seviyorsanız Bled’e çok yakın olan Bohinj Gölü’ne de gidebilirsiniz mesela.
cok tesekkur ederim. bende emin olamiyordum bir turlu. kucuk bir sehirde 3 gun takilip kalmak hic istemem. tavsiyeniz icin cok tesekkurler
merak ediyorduk burayı, güzel bir derleme olmuş elinize, emeğinize sağlık. İki gezgin aşığın da dediği gibi; Gezin, gezin, dönün.
Çok teşekkür ederim. 🙂