Bavyera Yazıları 4 – Chiemsee

Bir tekneye binip adaları gezmeye gidiyoruz. Kulağa Almanya gibi gelmiyor, değil mi?

Bavyera’nın güneyinde bir gölde bu mümkün. Yazın etrafında birçok plajda yüzebiliyorsunuz, kışın ise ister tekneyle adaları geziyor, isterseniz Chiemsee’deki termal havuzlarda içinizi ısıtıyorsunuz.

Chiemsee’ye Nasıl Gidilir?

Münih’e yaklaşık 1 saat uzaklıkta Chiemsee.

Bilgi Notu: Almanya’da her eyaletin kendi içerisinde kullanabileceğiniz biletleri bulunuyor. Bunun Bavyera’daki hali “Bayern Ticket” olarak geçiyor ve tek kişi 25 Euro. Sonradan eklenen her kişi için (en fazla 5 kişi kullanabiliyor bu biletleri) 6 Euro daha veriyorsunuz. Yani kişi sayısı arttıkça, bilet fiyatında kişi başına düşen miktar azalıyor. Bu biletlerle eyalet içerisinde bütün bölgesel trenlere (R, RE ve ALX ile gösteriliyor), aynı zamanda şehirlerdeki toplu ulaşım araçlarına binebiliyorsunuz. Tren saatlerine Deutsche Bahn uygulamasından “local transport only” seçeneğiyle arama yaparak bakabilirsiniz.

Prien am Chiemsee durağına vardıktan sonra ise yaz sezonunda yine trenle göl kenarına gidebilirsiniz. Biz oradayken bu tren çalışmıyordu, fakat yürüyerek de yaklaşık 20 dakikada göl kenarına ulaşmanız mümkün.

Çok yoğun soğukların ardından gelen -2 derecede biz Chiemsee’ye gittik. Göl buzlarını eritmeye çalışıyordu. Biz montlarımızın önünü açıp kendimizi güneşe verdik, -19’u yaşadıktan sonra -2 bahar havası gibi geliyormuş insana.

DSC06770
Chiemsee

Chiemsee Gezilecek Yerler

Göl üzerinde üç ada var. Birinde Kral II. Ludwig’in sarayı bulunuyor, daha küçük olan diğerinde ise yaşam var. İskeleden düzenli aralıklarla kalkan teknelerle bu iki adayı da gezmeniz mümkün.

Sarayın bulunduğu ada Herreninsel, yaşam olan ada ise Fraueninsel. Bu iki adaya da aynı biletle gidebilirsiniz. Fakat yanlış anlaşılma olmasın, teknelerde Bavyera bileti geçmiyor. Dolayısıyla her halükarda en son şehrin iskelesine döndüğünüzde ayrı bir bilet almanız gerekiyor. Bu bilet de 8 Euro.

Herreninsel

O zaman gezimize Herreninsel ile başlayalım.

Bu ada, biraz önce bahsettiğim gibi Kral II. Ludwig’in sarayıyla ünlü. Schloss Herrenchiemsee… Versay etkileri taşıyan bu sarayda Ludwig aslında hiç yaşamamış, sadece on gün burada bulunmuş ve o esnada bile ortalıkta görünmemiş. Saray sadece mutlak monarşinin bir simgesi olarak kalmış. Sarayın önünde uzanan kanal şeklindeki havuz da uzaktan sarayın görüntüsünü güzelleştiriyor, fakat yakınına kadar gitmeden sarayı bir bütün olarak görebilmeniz mümkün olmuyor kışın, zira etrafındaki küçük süs havuzlarının soğuktan korunması sebebiyle brandalarla kapatılmış olması görünümü sınırlı bir hale getiriyor ve bozuyor.

DSC06803
Schloss Herrenchiemsee

Prien’den bindiğiniz tekneden indiğiniz iskeleden 20 dakika kadar yürümeniz gerekiyor bu saraya kadar. İndiğiniz noktada eski bir manastırı göreceksiniz; Augustiner Manastırı. 

Almanya 1800’lü yılların başında laikleşme çalışmalarına başladığı sıralarda kapatılmış bu manastır, Bavyera’nın en büyüklerinden biri. Hatta öyle büyük ki, bugün yer yer “eski saray” olarak da anılıyor.

DSC06782
Chiemsee – Augustiner Manastırı

Manastırın yakınında saraya giderken içinden geçeceğiniz ve halen benzer bir amaçla kullanılan bir de çiftlik var.

Sarayın içini gezmek de mümkün.

Fakat biz dışarıdan adayı dolaşıyor ve tekrar tekneye binip Fraueninsel’e doğru yola çıkıyoruz.

Fraueninsel

Fraueninsel küçük bir balıkçı köyü aslında. Üzerinde sadece bir manastır ve kocaman bir saray barındıran Herreninsel’den çok daha küçük olmasına rağmen, burada yaşam var. Ada uzaktan gerçekten güzel gözüküyor.

Bu kez tekneden indiğinizde karşınıza yine bir manastır çıkacak, Frauenwörth Manastırı. 

DSC06819
Chiemsee – Frauenwörth Manastırı

Manastırın aynı zamanda gezilebilen bir kilisesi de var. Bu manastırda (sanırım sezonda) bir de ufak bir pazar kuruluyormuş. Biz göremedik maalesef… Burada, köyde yaşayanlar kendi üretimlerini satıyorlarmış.

DSC06818
Chiemsee – Klosterkirche Frauenwörth

Ada gerçekten klasik bir balıkçı köyü görünümünde. Ufak müstakil evler, göl kıyısındaki evlerin önünde tekneler ve iskeleler… Tabii bazı teknelerin görüntüsünden, orada yaşayanların geçim kaynağının balıkçılık olmadığı anlaşılıyor. Belki yazlık olarak kullananlar da vardır bu adayı. Bazı evler atölyeye çevrilmiş ve el emeği ürünlerini satıyorlar.

DSC06828
Chiemsee – Fraueninsel

Bu kadar ufak bir ada olmasına rağmen epey turist çekiyor, bu da adada seçenekleri arttırmış. Öyle ki bu ufacık adada bile kendi biralarını yapan bir brauhaus, yani Almanya tarzı bira evi var, Inselbrau. Biraları gerçekten çok lezzetli, bulunduğu yerin manzarası da güzel. Adanın tam orta yerinde, gelmişken uğramanız gereken bir mekan.

DSC06829
Chiemsee – Fraueninsel

Kış zamanı buraları görmenin ayrı güzelliği de var, gölün üzerinde yüzen buzlar, uzakta Almanya Alpleri’nin karlı tepeleri… Üstelik bizim sayfiye yerlerimiz kadar ıssız da değil, gelen çok var. Şehir merkezinde Pazar günleri çoğu mekan kapalı, ne kadar turistik olursa olsun… Adalarda ama benzer sıkıntı yok.

Dediğim gibi, biz -2’yle bahar havasına kaptırdık kendimizi ve çok güzel bir gün geçirdik.

Dönüşte teknede sıcak şarap eşliğinde Prien’e döndük. İnerken bileti almamız gereken yeri ararken de bir Türk aileye rastladık yine, “Almanya’da Türk olmayan yer mi var?” diyerek bize bilet gişesini gösterdi, meğer arkadaşlarını gezdiriyorlarmış onlar da ve ilk gelişleri değilmiş.

Tabii, “neyse canım, 8 Euro bir şey değilmiş” dediğinde ve ben o 8 Euro’yu beşle çarptığımda bir içim cız etmedi değil. 🙂

Prien iskelesinde bulunan açık termal havuzda ise gözüm kaldı. Bir daha kış günü buraya yolum düşerse sanırım orayı deneyeceğim.

Almanya’ya kadar gelip, farklı bir yerler görmek ve Almanya’da tekneyle ada turu yapmak isterse canınız Chiemsee’ye geldiğiniz için pişman olmazsınız. Yazın buralardaysanız belki yüzebilirsiniz bile.

DSC06839

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

6 comments