Bologna Gezi Rehberi

İtalya’nın “kızıl” şehri Bologna, son yıllarda ülkemizdeki gezginler arasında gitgide popülerleşmeye başladı. İstanbul’a 2.5 saat uçuş mesafesinde bulunması ve genellikle kampanyalarda uygun fiyatlı bilet bulunabilmesinin de bunda etkisi var. Bologna, İtalya’nın belli başlı noktalarına da o kadar yakın ki, burayı yalnızca bir transfer merkezi olarak kullanan tüm dünyadan turistler de oldukça fazla sayıda. Sokaklarda bu yüzden bavullarıyla dolaşan bir sürü insan görüyorsunuz sanırım.

Ama kesinlikle bavulunuzla şöyle bir dolaşarak haksızlık etmemeniz gereken bir şehir burası. Beklentilerinizin ötesinde bir iki – üç gün yaşayabilirsiniz. İşte Bologna…

Bologna Nedir?

Bologna İtalya’nın Emilia-Romagna bölgesinin başkenti… Bugün üç sıfatla anılıyor, “bilge – şişman – kırmızı.”

“Bilge” çünkü Avrupa’nın ilk üniversitesi burada kurulu ve halen eğitim vermeye devam ediyor. Şehrin kimliğini oluşturan çok önemli bir parça bu okul, nüfusun genç kalmasını ve şehrin canlılığını sağlıyor.

“Kırmızı” sıfatı şehrin siluetine hakim olan renkten kaynaklanıyor şeklinde yaygın bir kanı var, ama bunun aksini söyleyenler de mevcut. Deniyor ki sıfatlardan biri “kırmızı” çünkü bu şehir uzun yıllardır çok kısa bir dönem hariç sol görüşlü yönetimler tarafından idare edilmiş ve halen bu devam ediyor.

“Şişman” ise işin bizi belki de en çok ilgilendiren kısmı. Burası tam bir gastronomi cenneti. Bizim “bolonez sos” olarak bildiğimiz sosun orijinali “ragu” buraya ait mesela ve spagettiyle yemiyorlar. Yeri geldiğinde bundan bahsederiz. Buraya ait Lazanya Bolonez, muhteşem mortadella, Parma salamı hep Bologna ve Emilia-Romagna’ya ait yiyecekler. Tortellini ise bizim en çok bildiğimiz mirası Bologna’nın, hala şehrin birçok yerinde taze olarak makarna üretenleri görebiliyorsunuz. Lambrusco şarabından bahsetmeden de geçemeyeceğim, yeme içme kısmında daha ayrıntılı olarak bunlara gireceğim.

Bologna Gezi Rehberi – Salumeria Simoni

Bologna’ya / Bologna’da Ulaşım

Bologna özellikle Pegasus Havayolları’nın düzenlediği kampanyalarda görece en uygun biletlerin bulunabildiği şehirlerden biri. Bologna’dan trenle Venedik yaklaşık 1.5 – 2 saat sürerken, Floransa ise 40 dakika civarı sürüyor ve bu yakınlığı sebebiyle de bu şehir bir transfer merkezi olarak kullanılabiliyor. Roma, Napoli gibi şehirler de trenle yalnızca birkaç saatte ulaşılabilen şehirler. Bologna’ya Pegasus ile Sabiha Gökçen’den, THY ile de İstanbul Havalimanı’ndan direkt uçuşlar var.

Bologna Havalimanı’ndan şehre ulaşım ise Marconi Express adı verilen hafif raylı ulaşımla sağlanıyor. Tek yön 11, gidiş geliş 20 Euro’ya bilet alabiliyorsunuz. Bu arada biletinizi nasılsa trene bindim diye atmayın, çünkü indiğinizde perondan çıkmak için yine biletinizi okutmanız gerekecek. Bu tren 7 dakikada bir kalkıyor ve merkez istasyona ulaşım da 7 dakika sürüyor. Bu sürede bir ulaşım için verdiğiniz 20 Euro da böylece bir güzel içinize oturmuş oluyor.

Bologna Gezi Rehberi

Eğer merkeze yakın kalıyorsanız şehir içinde ulaşıma çok fazla ihtiyacınız olmayacak, ama vaktiniz olur da San Luca gibi görece uzak yerlere gitmek isterseniz tek biniş 1.5 Euro. Bilet almanıza gerek yok, otobüste bulunan cihazlara temassız kredi ya da banka kartınızla ödeme yapabiliyorsunuz. Ödeme yaptıktan sonra bankacılık uygulamanızdan karttan para çekilmediğini görseniz de o panikle yeniden deneme yapmayın, çünkü para her nedense bazen yaklaşık 24 saat sonra çekiliyor. Ben fazladan 1.5 Euro hediye ettim kendilerine o şekilde. Önemli olan cihazda yeşil tik ve “validito” yazısını görmeniz… Bir başka önemli bilgi -bir kartla yalnızca tek kişi için ödeme yapılabiliyor, yani yanınızda kişi sayısı kadar temassız kartınızın olması lazım.

Bologna Gezi Rehberi – Bologna’da Ulaşım

Bologna Gezilecek Yerler

Piazza Maggiore ve Çevresi

Bologna’dan bahsettiğimizde Piazza Maggiore’yi şehrin merkezi olarak kabul edebiliriz. Burası Piazza de Nettuno ile aynı bölgeyi paylaşıyor. Bu bahsettiğim diğer meydanda ünlü Neptün Heykeli’ni görebilirsiniz. Heykelin mızrağı Maserati’ye logo konusunda ilham olmuş.

Bologna Gezi Rehberi – Piazza de Nettuno

Bu konudan bahsetmişken biraz dağılma uğruna Ferrari’nin de bu bölgeden çıktığını belirtmek isterim.

Neptün Heykeli’nin çıplak olması yapıldığı dönemlerde pagan dönemine ait bir stil olarak kabul edilip Vatikan’ın tepkisini çekse de heykel bu şekliyle yapılmış ve bugün Bologna’nın da sembollerinden biri haline gelmiş durumda.

Neptün Heykeli’nden fazla uzaklaşmadan Biblioteca Salaborsa – Salaborsa Kütüphanesi‘ne girelim. Eski Borsa binası bugün kütüphane olarak hizmet veriyor, tavanı adeta bir sanat eseri, aynı zamanda cam zemin sayesinde yürürken eski kalıntıları da görebiliyorsunuz. Giriş ücretsiz.

Bologna Gezi Rehberi – Biblioteca Salaborsa

Nettuno’dan Maggiore’ye doğru giderken belediye sarayı Palazzo D’accursio‘yu göreceksiniz. Burada heykelini göreceğiniz Papa 13. Gregory Bolognalı ve Roma takvimini kendisine ait Gregoryan takvimle değiştirmiş. Buranın kulesine de tırmanabiliyorsunuz. Buraya tırmanmak için aldığınız bilet size Collezioni Comunali d’Arte Müzesi‘ne de giriş hakkı veriyor. Biletin ücreti 8 Euro, online olarak almanız gerekiyor.

Bologna Gezi Rehberi – Palazzo d’Accursio

Kuleden Piazza Maggiore’nin güzel bir manzarasını görebilirsiniz, aynı zamanda biraz sonra bahsedeceğim diğer kuleler de buradan oldukça güzel gözüküyor. Her ne kadar tek kuleye tırmanmak yeterli dense de iki kulenin de ayrı güzel manzaraları var, biraz sonra bahsedeceğim Asinelli Kulesi’yle birlikte, buna da çıkmanızı öneririm.

Bologna Gezi Rehberi – Palazzo d’Accursio Teras Manzarası

Kuşbakışı baktıktan sonra Piazza Maggiore’ye artık yakından bakabiliriz. Meydan en baskın yapı, Avrupa’da bir klasik olarak yarım kalmış Basilica di San Petronio. Burası Vatikan’daki St. Peter’s Kilisesi’nden daha büyük olması için tasarlanırken Papa tarafından engellenerek yarım kalmış. Dış cephede bulunan süslemeleri Michelangelo çok beğenince Sistine Şapeli’nde bu süslemelerden ilham almış deniyor. İçeride Dante’nin İlahi Komedyası’ndan esinle oluşturulan Cennet – Cehennem tablosu sebebiyle kilise 2000’li yılların başında radikal İslamcılar’ın saldırısına uğramış ve o yüzden açık olduğu sürece bugün kapısında özel kuvvetler bekliyor.

Bologna Gezi Rehberi – Basilica di San Petronio

Sıradaki durağımıza yürürken yolda dikkatinizi çekecek bir durumdan bahsedeyim. Bologna’nın neredeyse tamamı “porticoe” denen revaklardan oluşuyor. Bu revakların inşasında asıl amaç tüccarların evlerinin önünde ticari bir alan yaratmak. Hatta ilk zamanlarda ahşaptan yapılan revak sütunları, ahşap yangınlardan hasar görünce taş veya tuğladan yapılmaya başlanmış. Günümüzde bu revaklar yağmur ve güneşten korunmak için çok faydalı hale gelmiş, öyle ki yağmurlu bir günde Bologna Kent Merkezi’ni şemsiyeniz olmadan ve neredeyse hiç ıslanmadan gezmeniz mümkün.

Bologna Gezi Rehberi – Porticoe

Piazza Maggiore’ye açılan dar geçit gibi duran sokaklar Quadrilatero olarak geçiyor. Şarküteriler, manavlar, balıkçılar hep burada… Bu kaotik ortam eğer oralıysanız size biraz Kadıköy Çarşısı’nı hatırlatabilir. Bir de kapalı bir alan var, Mercato di Mezzo. İçeride her türlü şeyi bulabileceğiniz çeşit çeşit standlar var. Şarküteri tabakları, panini sandviçler, dilim pizzalar, deniz ürünleri, tatlılar… Elbette yanına alabileceğiniz envai çeşit içkinin yanı sıra, aperitivolar… İstediğinizi alıp ortadaki masalara yerleşebilirsiniz.

Yine Piazza Maggiore’ye açılan sokaklardan biri olan Via d’Azeglio‘da John Lennon’ın Imagine şarkısının sözleri asılı… Akşamları ışıklandırılınca ayrı güzel gözüküyor. Yanlış anlamadıysam buradaki düzenleme zaman zaman değişiyor, bunu Google Sokak Görünümü’nde başka bir şarkının görünüyor olmasıyla teyit edebilirim.

Gelelim Palazzo Dell’archiginnasio‘ya. Bologna yazının başında bahsettiğim gibi Avrupa’nın en eski üniversitesine sahip ve bu üniversitenin ilk kalıcı binası da burası. Buranın bizi en çok ilgilendiren kısmı ise Teatro Anatomico ve Sala dello Stabat Mater. Bu iki kısma giriş için bilete ihtiyacınız var ve fiyatı 3 Euro. Gişeden yalnızca kartla satın alabiliyorsunuz.

Bologna Gezi Rehberi – Teatro Anatomico

Teatro Anatomico, Avrupa’da insan üzerinde incelemelerin yapıldığı ilk yer, ortadaki mermer masa hariç salonun tamamı ahşap. Etrafta ünlü anatomi uzmanlarının heykelleri var. Burası aslında İkinci Dünya Savaşı’nda bombardımanlarda ağır hasar almış olsa da, orijinal ahşaplarıyla yeniden yapılmış.

Sala dello Stabat Mater bir nevi kütüphane ve konferans salonu bugün. Duvardaki armalar ortama etkileyici bir hava katıyor. Buranın asıl önemi ise Rossini’nin ilk İtalyanca performansı Stabat Mater’in 1842’de Donizetti yönetmenliğinde sahnelenmiş olması. İçeri girin, bir sandalyeye oturun ve hayal etmeye çalışın. Şanslıysanız ortalık boş olur ve sessizliğin tadını çıkarırsınız.

Bologna Gezi Rehberi – Sala dello Stabat Mater

Due Torri ve Çevresi

Şehrin birçok yerinden gözüken iki kule dikkatinizi çekecektir, zaten Due Torri de “iki kule” demek ve birçok otelin tanıtımlarında da “iki kuleye şu kadar dakika mesafede” gibi açıklamalar da görülebiliyor. Bu kulelerden Garisenda Kulesi gözle görülür ölçüde eğik, tıpkı Pisa Kulesi gibi. Goethe bu eğik kulelerle ilgili şöyle söylemiş: “Bir kule yapmak hem bir hobi, hem de bir onur meselesidir. Bu zamanda düzgün kuleler yaygın bir hale geldi, o yüzden herkes eğik bir kule istiyor.”

Bologna Gezi Rehberi – Due Torri

Bu kulelerden eğik olmayanı Asinelli Kulesi’ne ise çıkılabiliyor, yine biletinizi önceden online olarak almanız gerek. Kuleye çıkış 5 Euro. Toplam 498 basamakla ve ortalama 15 dakikada çıkıyorsunuz, yukarıda da 45 dakika zamanınız var.

Bu kuleden şehir gerçekten çok güzel gözüküyor, havanın çok temiz ve açık olduğu günlerde Alp Dağları’nı görmenizin bile mümkün olduğu söyleniyor. Kuleye inip çıkarken zaman zaman ters yönden gelenlere yol vermeniz için görevliler sizi ara katlarda durdurabiliyor ve kalabalık yığılmalar oluyor. Klostrofobiniz varsa uzak durmak isteyebilirsiniz.

Bologna Gezi Rehberi – Asinelli Kulesi
Bologna Gezi Rehberi – Asinelli Kulesi

Aslında girmek isteyip, sonra vaktim daralınca göremediğim Museo Internazionale e Biblioteca Della Musica da bu bölgede…

Kuleye çıkan caddelerden Strada Maggiore’de bulunan etrafı revaklarla çevrili gotik kilise Santa Maria dei Servi kulelere yakın en görülmesi gereken yapılardan biri.

Şimdi biz Piazza Santo Stefano’ya gidelim. Meydandaki kiliseye girmeden önce buradaki “şeytan kafasına” dikkat kesilelim. Zaten çeşitli suretlerin yer aldığı meydanda dikkatinizi çekecek bir alanda, bu suretlerden birisi şeytanı temsil ediyor.

Şimdi gelelim Santo Stefano‘ya. Burası dışarıdan tek bir kilise gibi gözükse de aslında bir kilise kompleksi. Zaten “yedi kilise” olarak geçiyor, eski bir pagan tapınağının üstüne yapılmış.

Bologna Gezi Rehberi – Santo Stefano

Buraya 4 dakika yürüme mesafesindeki Santi Vitale e Agricola şehrin koruyucu azizleri adına inşa edilmiş ve şehirdeki kiliselerden bence en dikkat çekici olanlardan biri. Bu kilisenin temel kısmına da inebiliyorsunuz. Eğer ışıkları kapalıysa dışarıdaki makineye 1 Euro atarak ışıkları yakabiliyorsunuz. Eğer 1 Euro’nuza kıyamıyorsanız birinin gelip yakıp aşağı inmesini biraz bekleyebilirsiniz.

Bologna Gezi Rehberi – Santi Vitale e Agricola

Bologna Üniversitesi ve Çevresi

Bizdekinin aksine Avrupa’da üniversite kampüsleri çoğunlukla hayatın içindedir, kampüslerde ve hatta birçok yerde binaların içerisinde dahi hiçbir sorgulamaya uğramadan dolaşabilirsiniz, bu üniversiteler bir de tarihi yapılarsa zaten kimse yadırgamaz ve yalnız da olmazsınız. Bizde öğrencisi olmadığınız bir üniversiteye girmek için deveye hendek atlatmanız gerekebilir.

Bologna Üniversitesi de bunlardan en eskisi… Birçok papa, kardinal bu üniversitede eğitim görmüş olmasının yanı sıra, günümüzde daha yakın zamanlardan Enzo Ferrari, Giorgio Armani gibi isimler de bu üniversiteye adım atmış.

Bologna Gezi Rehberi – Bologna Üniversitesi Kampüsü

Üniversite yerleşkeleri dışında bölgede başka yapılar da elbette var, bunlardan en güzellerinden biri Oratorio di Santa Cecilia, içeride fotoğraf çekmek yasak. St. Cecilia “müzik azizesi”, bu yüzden burada aynı zamanda klasik müzik konserleri de oluyor.

Teatro Comunale ve Piazza Verdi, üniversite öğrencilerinin “takıldığı” yerler, Türkiye’de olduğu gibi bu meydanda da öğrenci işi mekanlara rastlıyorsunuz, özellikle revakların altında masa sandalye atmış salaş mekanlar bütçe dostu da olabilir.

Yine bu çevrede Pinacoteca Nazionale‘yi de görebilirsiniz. Ben Bologna seyahatimi çok fazla müzelere ayrımadım bu kez, fakat eğer vaktiniz bolsa görülmesi gereken müzelerden biri burası.

Yahudi Gettosu ve Çevresi

Via dell’Inferno‘yu merkez kabul ederseniz, bu cadde ve etrafı zamanında Bologna’nın Yahudi Getto’suymuş, o günden bugüne kalan pek bir şey maalesef yok. Eğer ki bilmeden gezerseniz zaten Bologna’nın herhangi bir yerini gezmekten hiçbir farkı yok. Yukarıda bahsettiğim caddenin anlamı “cehennem”, getto dönemlerinde geceleri yalnızca doktorların burayı terk etmesine izin veriliyormuş. Bologna’daki musevi nüfusuna ne olduğuyla ilgili ayrıntılı bilgi almak için bu bölgede bulunan Museo Ebraico’yu ziyaret edebilirsiniz.

Bologna Gezi Rehberi – Yahudi Gettosu

Bologna’nın en meşhur yerlerinden birisi de Finestrella. Bologna’nın içinden geçen kanala açılan ufak bir pencere burası, ben oradayken o instagram videolarında gördüğünüz pencerenin kapağı kırıktı ve duvarın ortasında bir delik görüntüsündeydi yalnızca. Bunun dışında köprülerden kanal kenarındaki evlerin görünümü gerçekten çok güzel. Görebildiğiniz kadar çok açıdan görmeye çalışın, hepsine hayran kalacaksınız.

Bologna Gezi Rehberi – Finestrella
Bologna Gezi Rehberi – Canali di Bologna

Bu bölgede bulunan önemli yapılardan biri Cattedrale Metropolitana di San Pietro. Papalığın gücünü temsil etmesi amaçlanan bu katedral, San Petronio’nun yanında ikinci sırada kalabilmiş ancak.

Kalan yerlerden iki önemli noktadan bahsetmek istiyorum. Bunlardan birisi Basilica di San Domenico. Buranın önemi bu bölgede çok fazla görmediğimiz Michelangelo’nun iki eserini barındırması. Niccolo da Bari’nin başladığı iş, kendisi ölünce o dönem 19 yaşında olan Michelangelo tarafından tamamlanmış ve iki Bologna azizini bu kiliseye yerleştirmiş, St. Proculus ve St. Petronius.

Tren garıyla ilgili de bahsetmeden geçmek istemediğim bir konu var. Yukarıda Bologna’nın “kırmızı” sıfatıyla anıldığından bahsetmiştim. tren garına gittiğinizde dış tarafında iki tane 10.25’te duran saat olduğunu göreceksiniz. Biri “anı” olarak sonradan yerleştirilmiş, bir de isimler yazan bir plaka dikkatinizi çekebilir. Bunlar 1980 yılında faşistler tarafından burada düzenlenen saldırıyı unutturmamak için…

Bologna Gezi Rehberi – Bologna Tren Garı Saldırısı

Son olarak biraz şehrin dışına çıkalım ve Santuario della Madonna di San Luca, ya da kısaca bahsedeceğimiz adıyla San Luca’ya gidelim. Buraya gitmeniz biraz zahmetli olabilir, şehir merkezinden tamamen yürüyerek giderseniz yaklaşık 1.5 saat bir yolunuz olacak, ama birçok revak göreceksiniz. Ya da şehir merkezinden 20 numaralı otobüse binip Meloncello durağında inerek yarım saatlik bir tırmanışla buraya ulaşabilirsiniz. Yolda yine birçok revak göreceksiniz, yorucu olduğu kesin, fakat çok da zorlu bir yol değil, gözünüz korkmasın.

Bologna Gezi Rehberi – San Luca’ya Çıkış

Bir diğer alternatif de Piazza Maggiore’den 12 Euro karşılığı kalkan San Luca Express‘le direkt kiliseye kadar çıkmak. Gerçekten yürümekle pek aranız yoksa bunu tercih edebilirsiniz, fakat o yolda yürümenin de çok zevkli olduğunu söylemem gerek.

Manzara çok güzel, aynı zamanda kilisenin terasına da çıkabiliyorsunuz, fakat şehir uzak olduğu için ben yukarıdaki manzarada pek potansiyel görmediğimden çıkmadım. Bunun yerine kilisenin bahçesinde -hele ki hava güzelse- oturup, atmosferin tadını çıkarabilirsiniz.

Bologna Gezi Rehberi – San Luca
Bologna Gezi Rehberi – San Luca

Bologna Yeme – İçme

Caffe Terzi

İtalyanlar’ın kahve kültürü hepimizin malumu… Biraz abartılı da olsa birçok yazıda “içeri girip latte derseniz size süt gelir”, “öğleden sonra cappucino isterseniz sizi kınarlar” gibi cümleler okumuşsunuzdur. Tabii ki abartılı diyorum, çünkü bu insanlar hayatlarında ilk kez turist görmüyorlar ve siz latte dediğinizde sizin süt istemediğinizi mutlaka anlıyorlar. Niye girip bir kahvecide süt isteyesiniz zaten… Bu uzun girizgahı yaptım, ama bir de gittiğiniz yerde bir İtalyan gibi davranmak istiyorsanız sabah kahvaltısı dışında sütlü bir kahve içmeyebilirsiniz mesela… Caffe Terzi tarihi bir mekan gibi görünce de görece yeni bir yer, fakat burayla özdeşleşmiş. İçeride masalar da var, ama İtalyan gibi tanımına yeniden geri dönüp, içeri girdiğinizde gördüğünüz bar tipi masanın önünde durup bir espresso yuvarlayıp çıkabilirsiniz de, İtalyan gibi davranmayı abartmak isterseniz espresso demeden yalnızca bir kahve istediğinizde de önünüze espresso gelecektir. (1.30 Euro, farklı çekirdek seçerseniz fiyat artabilir.)

Benim bir başka önerim de fındıklı kahve, tadı gerçekten harika. Bu da 3.5 Euro.

Bologna Gezi Rehberi – Caffe Terzi

Aroma Specialty Coffee

Burası Bologna’da bulunan bir nitelikli kahve dükkanı… Buraya aslen Cafe alla Zabaione içmek için geldim. Zabaione bir İtalyan tatlısı ve bunun kahveyle birleşimi gerçekten çok iyi sonuç vermiş, bu kahve 4.5 Euro. Ben aynı zamanda buradan çekirdek kahve de aldım evde demlemek için, 250 gramlık paketlerin fiyatları 15 – 25 Euro arasında değişiyor.

Bologna Gezi Rehberi – Aroma Specilty Coffee

Cremaria Cavur

Kış mevsiminde gitmeme rağmen şansıma hava hep güneşli ve sıcaktı… Belki biraz soğuk olsa yine kendimi zorlardım, ama bu kadar keyifli olmazdı, hava sıcak olunca büyük bir zevkle İtalyan dondurmalarını yiyebildim. Cremaria Cavur gerçekten şahane bir dondurmacı, birçok çeşidi var. İki çeşit 3 Euro… Çeşit sayısı arttıkça, çeşit başına düşen fiyat azalıyor. Külah ve cup seçenekleri var.

Bologna Gezi Rehberi – Cremaria Cavur

Pasta Fresca Naldi

Bir gün öğlen yemeğinde mutlaka yemenizi tavsiye ettiğim bir yer burası… Temel olarak bir “al götür” makarnacısı, taze makarna olayı Bologna’da zaten çok yaygın. Tortellini gibi bir güzelliğin de memleketi olarak bu şaşırtıcı değil. Her yerde vitrinlerde el yapımı makarnalar ve hatta bu makarnaları yapan insanlar görüyorsunuz. Eve alıp getirmek isterseniz makarnaların kilosu 10 – 17 Euro arasında değişiyor. TL’ye vurunca makarna için biraz pahalı geliyor.

Bizim “bolonez soslu spagetti” diye bildiğimiz şey Bolonya’dan çıkma ve burada spagettiyle yapılmıyor, zaten adına bolonez sos da demiyorlar, “ragu” kullanıyorlar. Kullandıkları makarna çeşidi ise tagliatelle… Yani bunun tamamen buraya özgü olanını yemek için tagliatelle al ragu yemeniz gerekiyor. Ben de burada bunu yedim, fiyatı 10 Euro.

Bologna Gezi Rehberi – Pasta Fresca Naldi

Sfoglia Rina

Önünde kuyruk göreceğiniz bir başka makarnacı… Eğer masa yerine bar sandalyelerinde oturmak isterseniz sıra beklemeden girebilirsiniz. Yaklaşık 10-15 dakika sonra sıra geldi bana. Ben burada tortellininin büyüğü diyebileceğimiz tortelloni yanına beyaz şarap tercih ettim. 15 Euro hesap ödedim. Gelip tatmanızı mutlaka tavsiye ederim, cidden çok başarılıydı. Yine buradan eve götürmek için makarna almanız da mümkün.

Bologna Gezi Rehberi – Sfoglia Rina

Pan8

İtalyanlar’ın panini sandviçleri de ünlüdür… Burası da bu sandviçleri çok güzel yapan bir yer. Yukarıda bahsettiğim Lennon’ın şarkı sözlerinin olduğu sokakta bulunuyor. Ben salami Bologna, köri sos, mantar gibi bir içeriğe sahip Balotta Sandviç‘ten yedim ve yanına Lambrusco şarabı içtim. 17.30 Euro hesap ödedim.

Bologna Gezi Rehberi – Pan8

Salumeria Simoni Lab

İtalya’da en sevdiğim şeylerden biri şarküteri tabakları… Parma salamı, İtalyanlar’ın ünlü salamisinin Bologna’ya özgü hali, şahane mortadella… Salumeria Simoni aslında bir şarküteri dükkanı, fakat Simoni Lab adlı yemek yiyebileceğiniz bir alanı da var. Yoğun sezonda masa bulmanız biraz zor olabilir, yer ayırtılıyor mu emin değilim, fakat ayırtılıyorsa mutlaka ayırtmanızı öneririm. Peynir tabakları yanı sıra, et ve peynir karışık tabakları da var. Ben karışık şarküteri tabağı yedim, fiyatı 16 Euro’ydu. Yine bu bölgeye özgü gazlı şarap şahane lambrusco’yu da denemeden geçmeyin, hemen hemen tüm yemeklerimde lambrusco şarabı içtim. Burada kadehi 4 Euro’ydu.

Bologna Gezi Rehberi – Salumeria Simoni Lab

Trattoria La Montanara

Akşam yer ayırtmadan gitmemeniz gereken bir başka yer… Aslında bu yer sorunu Bologna’da genel bir sorun maalesef. Ben burada bir gün öğlen yemeği yedim, çok bayılmadım, ama kötü de değildi. Ana yemek olarak lasagna bolognese… Görüntüsü biraz yanık gibi duruyor, fakat sanırım böyle olması gerekiyor. Yanına da aperol spiritz… Zaten İtalya’da dolaşırken bir fırsat olsa da bir yere oturup spiritz içsem şeklinde dolaşıyorum, bu kez Bologna beni sandığımdan fazla meşgul ettiği için pek oturmaya fırsat bulamadım, ama bulduğum fırsatları da kaçırmadım. 20.50 Euro hesap ödedim.

Bologna Gezi Rehberi – Trattoria La Montanara

Trattoia da Me

Mutlaka rezervasyon yaptırarak gitmeniz gereken bir yer daha… Biraz “fine dining” havasında, ama fiyatlar ortalamaya göre yüksek değil, fakat tabakları biraz küçük. Yani bir tabak makarna yerim, doyar kalkarım mantığı kuruyorsanız burada işlemiyor. Ben Tagliatelle al ragu ile karışık salata yedim ve elbette lambrusco içtim. Yemekler cidden lezzetliydi, servis de çok iyi. Toplam 30 Euro hesap ödedim.

Bologna Gezi Rehberi – Trattoria da Me

Tüm bu saydığım yerler dışında aklımda kalan ve vakitsizlik ya da yer bulamadığım için deneyemediğim bazı mekanları da saymak istiyorum.

Bunlardan en meşhuru tüm yazılarda göreceğiniz Osteria dell’Orsa… Önündeki devasa kuyruk beni caydırdı. Aslında geleneksel olarak osterialar daha salaş ve daha uygun fiyatlarla yemek yiyebileceğiniz yerler, kimisine kendi aldığınız şarküteri ürünleri gibi yiyecekleri götürüp, yalnızca içecek alarak da oturabiliyorsunuz. Trattoria daha orta halli, geleneksel mekanlar. Ristorante ise bu üçlü arasında daha şık masalar ve rahat sandalyeler bulabileceğiniz, fiyatları görece daha fazla olan mekanlar. Osteria olarak burası aklımda kaldıysa, ristorante olarak da Ristorante Donatello aklımdaydı, fakat sıra gelmedi.

Asla yer bulamadığım Trattoria del Tempo Buono için sanırım bir hafta önce rezervasyon yapsanız yeri. Şehrin biraz dışında yer alan Trattoria di Via Serra güzel olduğunu tahmin ettiğim bir başka mekan. Trattoria da Me yer ayırtmak için kartımdan 25 Euro çekmek isteyince rezervasyon yaptırdığım Trattoria Valerio da aklımda kalan yerlerden bir başkası. “da Me” ile 25 Euro vermemek üzere anlaşınca Valerio’daki rezervasyonumu iptal edip bir sonraki Bologna turuma sakladım.

Bologna Gezi Rehberi

Piazza Santo Stefano’da bulunan Osteria 051‘in puanı o kadar düşüktü ki, bir öğlen yemeği yiyecekken vazgeçtim. Fakat meydana bakması manzarasını eşsiz kılıyor benim gözümde, o yüzden burada oturup bir Spiritz içmek istedim, ne kadar kötü yapabilirler ki? Vakit bulamadım. Piazza Maggiore’ye bakan, yine puanı görece düşük Signorvino‘da da oturup bir spiritz içmek isterdim.

Gördüğünüz gibi Bologna’ya dönmek için sebep çok, zaten “şişman” sıfatını aldığı gurme şehri olması bunun için yeterli sebep. Güzel yemekler varsa ben her zaman varım, dolayısıyla Bologna’ya da her zaman varım. Şimdilik arrivederci.

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *