Bavyera Yazıları 2 – Ulm

Yazının başlığını son Almanya gezimle bir bütünlük olması açısından “Bavyera Yazıları” olarak koymuş olsam da, bu yazı dizisinin Bavyera’ya ait olmayan tek parçası Ulm olacak.

Ulm’e Nasıl Gidilir?

Ulm, tam Bavyera’ya sınırda bulunsa da aslında Baden-Württemberg eyaletinin bir parçası, fakat sınırda olması sebebiyle olacak buraya Bavyera bileti ile de gidebiliyorsunuz.

Bilgi Notu: Almanya’da her eyaletin kendi içerisinde kullanabileceğiniz biletleri bulunuyor. Bunun Bavyera’daki hali “Bayern Ticket” olarak geçiyor ve tek kişi 25 Euro. Sonradan eklenen her kişi için (en fazla 5 kişi kullanabiliyor bu biletleri) 6 Euro daha veriyorsunuz. Yani kişi sayısı arttıkça, bilet fiyatında kişi başına düşen miktar azalıyor. Bu biletlerle eyalet içerisinde bütün bölgesel trenlere (R, RE ve ALX ile gösteriliyor), aynı zamanda şehirlerdeki toplu ulaşım araçlarına binebiliyorsunuz. Tren saatlerine Deutsche Bahn uygulamasından “local transport only” seçeneğiyle arama yaparak bakabilirsiniz.

Eğer halihazırda Baden-Württemberg eyaletindeyseniz, o zaman bu eyaletin biletini alabilirsiniz. Onun fiyatı ise 24 Euro ve yine her eklenecek kişi için 6 Euro daha veriyorsunuz.

Eyalet biletleri haftaiçi sabah 9’dan, haftasonu sabah 6’dan itibaren geçerli. Bununla eyalet içindeki şehirlerin toplu ulaşım araçlarına da binebiliyorsunuz.

Ulm Gezilecek Yerler

Öyleyse Ulm gezimize başlayabiliriz artık. Regensburg’dan sonra bir kez daha Tuna kıyılarındayız.

Ulm’de Münsterplatz’da yer alan turist bürosundan bir harita alırsanız haritada iki renkli rota çizgisi çekecek dikkatinizi. Biri “küçük tur”, bir diğeri ise “büyük tur…” Şimdi, bu rotaları uygulayacaksanız ilk yapmamanız gereken şey şu, “nasılsa vaktim az, küçük turu es geçeyim…” Hayır, zira küçük tur Ulm’ün en güzel yerlerini kapsıyor. Bir de büyük turu da eklerseniz gezinize, şehri (elbette sadece dışarıdan) yaklaşık 1.5-2 saatte turlarsınız.

Münsterplatz ve Çevresi

Biz haritamızı aldık ve büyük turu yapacağız, zira aynı gün iki şehri görmeyi hedeflesek de vaktimiz var. Münster’den başlayalım.

Münster tüm Almanya’nın en ünlü katedrallerinden birisi. Fotoğraftan tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük bir yapı karşınızdaki, dünyanın en uzun katedrali. Temeli 1377’de atıldıktan sonra, tam 500 yıl boyunca yapımı sürmüş. Biz oradayken şansımıza kuleye çıkış çok önemli ölçüde kapalıydı ve çıkılan yükseklik çok bir anlam ifade etmiyordu. Fakat tamamını açık yakalarsanız eğer Kara Ormanlar’ı bile görebileceğiniz bir manzara sizi bekliyor olacak.

Bu katedralin yapımıyla bağlantılı olarak bir efsaneden de söz etmek lazım. Ulm’ün baskın sembollerinden birisi de serçe… Münster’in yapımı esnasında büyükçe bir kiriş kentin kapısından geçirilememiş. Bu kapıyı yıkmaya karar vermişlerken tam da, gagasında yuvası için çöpleri çarpraz ve uzunlamasına taşıyan bir serçe görmüşler, bu taşıma biçimi onlar için ilham olmuş ve kapı yıkılmaktan kurtulmuş. Bu kuş da bu sayede Ulm şehrinin sembolü olmuş.

Yine bir Alman şehri geleneği olarak, büyük katedralin hemen yakınında Rathaus binası bulunuyor, üzerindeki astronomik saatiyle birlikte.

Fischerviertel

Ulm bir balıkçı şehri, yani bir zamanlar öyleymiş en azından ve şehrin en estetik noktası da Fischerviertel, yani Balıkçılar Mahallesi.

Mahallede sanat galeriler, kafe ve restaurantların yanı sıra bir de dünyanın en “eğri” binası bulunuyor.

Tamam, bir Rothenburg kadar olmasa da iyi korunmuş bir mahalle burası. Tamamı haritadaki “küçük tur” içerisinde yer alıyor, bu yüzden özellikle atlamamanızı öneriyorum.

Mahalleden yürümeye devam ettiğinizde zaman zaman şehir surlarına denk geleceksiniz, ki bu duvar bugün 19. yüzyıldan kalma tırpanlanmış halleriyle karşımızda, bu hali Napolyon’un eseri.

Surları takip ettiğinizde yer yer kulelere de denk geliyorsunuz.

Ulm ve Einstein

Gelelim Ulm’ün bir diğer önemine… Ulm her ne kadar bunu insanın gözüne çok fazla sokmasa da Einstein’ın doğum yeri, fakat Einstein buradan 1 yaşındayken ayrılmış. Bugün bunu belirten silik bir anıt tren istasyonuna yakın bir noktada bulunuyor.

Bunun yanı sıra Zeughaus binasının hemen önünde bir de Einstein Anıtı ve Havuzu var.

Buradan yola çıkıp tekrar şehir merkezine doğru döndüğümüzde ise karşımıza Schwörhaus çıkacak. Sözün hükmü ancak bir sene olacak ki, her sene Temmuz’un üçüncü Pazartesi günü belediye başkanı bu binanın birinci katına çıkıp bağlılık yemini ediyormuş.

Ulm Yeme – İçme

Dediğim gibi, Ulm estetik olarak gerçekten çok güzel bir şehir, fakat çok büyük değil. Dolayısıyla yarım günde rahatlıkla şehri turlamanız mümkün. Akşam olduğunda ise, bu şehirdeyken deniz ürünlerini yemek isteyebilirsiniz. Ben size ekonomik ve güzel bir seçenek sunacağım.

Heilbronner Fischhaus&Fischgaststatte

Heilbronner Fischhaus&Fischgaststatte, Rathaus ve Münster’e çok yakın bir noktada ufak bir mekan. Lüks arayışınız varsa size göre değil… Balığınızı seçiyorsunuz, isterseniz mezenizi seçiyorsunuz ve içeceğinizi de sipariş verip oturuyorsunuz. Meze seçimi bir vitrin üzerinden yapılıyor. Yerel balıkların yanı sıra, somon gibi balıklar da bulmanız mümkün. Biz ortaya karides, somon ve kalamardan oluşan bir balık tabağı söyledik. Yanına salata da getiriyorlar. Elbette bir de bira.

Barfüser

Ulm’de bir de kendi biralarını yapan Barfüser isimli ünlü bir mekan var. Aynı zamanda Alman yemeklerini tatmanız da mümkün. Ulm’den dönmeden önce, akşam iyi bir alternatif olabilir burası da. Diğer mekanlarda olduğu gibi, eğer biralarını severseniz şişeyle alabiliyorsunuz. Ben Münih’teki mekanlardan daha zayıf buldum açıkçası, o sebeple yeltenmedim böyle bir şeye.

En nihayetinde, Lonely Planet’te aktarıldığına göre ünlü olan bir Ulm tekerlemesi ile bitireyim yazıyı:

“In Ulm, um Ulm, und um Ulm herum!”