Kıbrıs Gezi Notları – 3 : Karpaz Yarımadası

Kıbrıs hakkında okuduğum en iyi cümlelerden biri şu, “gelişmişlik, imkanlar; bunların hepsini bir kenara bırakın, huzur konusunda İsviçre’yle yarışır…” Garip bir biçimde bende bıraktığı his de bu Kıbrıs’ın. Buraya yaptığımız tüm seyahatlerde, gece çok geç yattığımız zamanlarda bile sabahları gülümseyerek uyanmayı başarıyorum bir şekilde. Ada genelinde hissettiğim bu huzurun da fazlasını vaad eden bir yere gidiyoruz bugün, Karpaz’a…

Adayı gözünüzün önüne getirdiğinizde, en net o sivri ucu hatırlıyorsunuzdur muhtemelen, işte yolculuğumuz oraya doğru. Bir gece bungalovda kalacağız. Girne’den yaklaşık bir buçuk saatlik bir yolculuğun ardından Big Sand Beach Bungalows’a ulaşıyoruz, odamız henüz hazır değil. Bir süre bekleyip, eşyalarımızı bıraktıktan sonra gezimize başlıyoruz.

IMG_4598

İlk olarak istikametimiz Zafer Burnu, ya da daha net anlatımla adanın bittiği nokta… Milli park sınırlarına girdiğimiz andan sonra ise Kıbrıs’ın ünlü özgür eşekleriyle karşılaşıyoruz.

Özgür eşekler diyorum, fakat bu eşekler aslında insana alışmış durumdalar. Arabanızla durduğunuz anda kafalarını açık buldukları camdan içeri uzatıyorlar. Zaten, buraya gelen herkesin eşeklerle bir fotoğrafı vardır. Biz de önce eşeklerle biraz eğlenip, yolumuza devam ediyoruz.

IMG_4662

Zafer Burnu’na giden yol toprak ve biraz bozuk. Yağmurlu havalarda ulaşımın zor olabildiğini söylüyorlar. Yine de benim gibi, aslında bir açıdan ‘turistik’ tuzaklara düşmeye meyilliyseniz, ‘adanın bittiği nokta’ gibi kavramlar sizi heyecanlandırıyorsa birkaç kilometre zorlu yolu göze alabilir, hatta yürüyebilirsiniz de. Sabah çok erken kahvaltı yapmışız, herkes açlıktan ölüyor, ama ben Karpaz’ı görmüş olmanın sevinciyle taşıyorum. Okhan, “bitemedi şu ada” diyor açlıktan, toprak yol da yardımcı olmuyor açlığa, ama nihayet karşımızda Zafer Burnu. Biraz tırmanıp göreceğiz son noktayı…

DSC_0443
Zafer Burnu – Kerem Günaydın

Buruna ulaştığınızda denizde izinsiz çıkılması yasak kaya parçalarını göreceksiniz. Zamanında bugüne hiçbir kalıntısı ulaşmayan bir de Afrodit Tapınağı varmış burunda. Denizin temizliği gözlerimi kamaştırıyor, mayomu bungalovda bıraktığıma pişman oluyorum.

IMG_4613

Dönüş yolunda Apostolos Andreas Manastırı’na uğruyoruz. Bu manastır 15 Ağustos ve 30 Kasım tarihlerinde Kıbrıslı Rumların hac ziyaretlerine ev sahipliği yapıyor. Bu ziyaretler 1974 sonrası sekteye uğramış elbette, 1996’da özel izinle sınırlı sayıda insanın geçişine izin verilmiş. Bugün ise kapıların açılması sayesinde her an Güney’de yaşayan insanlar manastıra gelebiliyorlar. Etrafta zaten Rum plakalı birçok araç görüyoruz.

Manastırın önemi ise St. Andrew’un mucizelerine dayanıyor ve bugün bile burada körlükten, epilepsiye hastalıkların çaresi aranıyor. Manastır ziyarete açık, biz oradayken ise maalesef tadilattaydı ve göremedik.

dsc_00801

Manastırın ardından sonra bungalova geri dönüyor ve yemeğin ardından kendimizi Altınkum’a atıyoruz. Bazı kişilere göre tüm adanın en iyi plajına… Upuzun kumsal, bembeyaz kumlar ve tertemiz deniz… İşte aradığım şey bu benim, sadece bana aitmiş gibi hissedebileceğim, uçsuz bucaksız bir deniz. Akşama doğru herkes yemek saatinin yaklaşması sebebiyle bungalova dönüyorken, ben hava kararana kadar kalmayı tercih ediyorum plajda. Güneş battıktan sonra çıkıyorum ben de.

DSC_0083
Altınkum – Kerem Günaydın

Bu noktada biraz bungalovlardan bahsedeyim. İlkel, ahşap kulübeler bunlar. Elektrik ve su belli saatlerde veriliyor genel olarak, fakat biz oradayken herhangi bir kesinti yaşamadık. Kulübelerin içleri de basitçe tasarlanmış, bir tuvalet banyo ve onun dışında tek bölmeli bir oda… Muhteşem bir inziva yeri kısacası. Saf bir sessizlik. En yakındaki yerleşim yeri Dipkarpaz köyü…

Yemek sonrası biraz restaurant kısmında oturduktan sonra, odaya dönüyoruz. Herkes uykuya yenik düşüyor ve en nihayetinde dışarıda bir tek ben kalıyorum. Uykum var ama, şehirlerde göremediğimiz bir manzara var. Dolunay gökte, hiçbir ışık engeline takılmadan yıldızlar net bir şekilde gözüküyor. Çıt çıkmıyor, hiçbir hareket yok. Denizin sesi bile yok… Kulağıma mp3 çaları takıyorum, sessizliği deliyorum. Yazının başında bahsettiğim huzurun bile fazlası var üzerimde ve ayrılmak istemiyorum Karpaz’dan, ne de dönmek Ankara’ya…

DSC_0096
Fotoğraf – Kerem Günaydın

Maalesef Karpaz’daki tek günümüz hemen bitiyor, sabah bir kez daha denize giriyoruz Altınkum’da ve Magosa’ya doğru yola çıkıyoruz, son Kıbrıs yazısının konusu…

Karpaz Harita

Nasıl Giderim? 

Ercan Havalimanı’na Türkiye’den tüm ulusal firmaların uçuşları var. Adana, Kayseri, Trabzon, Hatay, Antalya, Gaziantep’ten Kıbrıs’a doğrudan uçuşlar var. Kuzey Kıbrıs’a giderken nüfus cüzdanıyla ülkeye giriş yapabiliyorsunuz.  Altınkum’a ve Zafer Burnu’na ulaşım için ise kaldığınız otellerin düzenlediği günübirlik turların tarihlerine denk gelmek, ya da kalmak istiyorsanız araba kiralamak veya yüksek ücretlerle taksi tutmak dışında seçeneğiniz maalesef yok. 

Bu yazı ilk olarak 24 Aralık 2015 tarihinde gezi.com’da yayımlanmıştır. 

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

2 comments