İtalya her şeyiyle zengin bir ülke. Belki aylarca sürecek bir geziyi hak ediyor. Fakat, bir de klasik bir İtalya turu var. Yaklaşık 10 günde yapabileceğimiz… Bunu baz alarak, ufak bir rehber hazırladım. Bu rehberde uçağınızın Napoli’ye indiğini varsayıyorum ve İstanbul’a da Venedik’ten döndüğünüzü… Her iki havalimanına da Türkiye’den ulaşım mevcut. Siz Roma Havalimanı’nı merkez alıp, Napoli’ye ve Pompei’ye oradan günübirlik hızlı bir gezi de yapabilirsiniz.
Pompei ve Napoli
Napoli şehir turu için bir gün fazlasıyla yeterli. Napoli sokakları özellikle şehrin yukarı taraflarında size Tarlabaşı’nı hatırlatacak. Belki biraz gerilebilirsiniz, ama çok fazla da korkmaya gerek yok. Fazla ıssız sokaklara girmeyin yeter.
Ertesi gün ise Napoli’de asıl bulunma sebebimiz olan Pompei’yi görüyoruz, Vezüv Yanardağı’nın püskürttüğü lavların altında kalmış şehir. Birbirlerine sarılmış insanların bedenleri taşlaşmış olarak hala görülebilmekte. Napoli’den Pompei’ye banliyö trenleri ile çok kısa sürede ulaşmak mümkün. Pompei turunun ardından Napoli üzerinden Roma’ya geçiyoruz. İki tür tren var, biletler erken alınırsa iki tren de 20 Euro taban fiyatıyla sizi Roma’ya ulaştıracaktır. Biri Freccibianca denen hızlı trenlerden, 1 saat 45 dakikada Roma’ya gidiyor. Intercity trenler ise 2 saat 10 dakikada sizi Roma’ya ulaştırıyor. Aynı zamanda 11.80 Euro’ya bölgesel trenlerle 3 saatte Roma’ya ulaşmak da mümkün.
Roma
Gerçekten hakkını verebilmek için en az 1 hafta kalmak gerek, ama çoğu kişinin o kadar vakti olmadığı önkabülüyle kısa bir tur önerisi olacak Roma’da yazdıklarım. İlk olarak tabii ki klasik Colosseum’u görmeye gidiyoruz. (16 Euro). Collosseum’un ardınan Constantino Ark’ını görüp, Roma Forum’una geçiş yapıyoruz. Burayı gezerek Palatino tepesine tırmanıyoruz. (Colosseum bileti ile tırmanış dahil). Tepeden inerek Capitoline Müzeleri’ne ve Il Vittoriano’ya gidiyoruz. Böylece ilk günü bitirmiş oluyoruz. Siz vaktiniz yoksa Colosseum ile yetinip, devamında diğer gün için anlattığım rotalara girebilirsiniz.
İkinci güne Vatikan’la başlıyoruz. Vatikan Müzeleri’ni, Sistine Şapel’ini ve St. Peter Bazilikası’nı gördükten sonra, öğlen yemeğimizi yiyoruz ve Centro Storico’ya geçiyoruz. (Tarihi şehir). Burada ortalama üç saatlik bir yürüyüş turumuz oluyor. Bu turun da ardından günü bitiriyoruz.
Üçüncü gün ise artık Trevi Çeşmesi’ni görmenin zamanı, çünkü şu ana kadar gördüklerimizle Roma’dan epey etkilendik ve geri dönmek istiyoruz bu şehre. Bunu bize Trevi Çeşmesi sağlayacak. Trevi Çeşmesi’nin ardından ise ünlü İspanyol Merdivenleri… Bu kısmı yürüyerek geziyoruz, İspanyol Merdivenleri’nin ilerisinde ise Venedik Meydanı var. Etrafta da şık butikler, ünlü markalar ve kafeler… Bu bölgeyi gezimizi akşamüstü gibi bitiriyoruz ve yola koyuluyoruz. İstikamet Floransa.
İpucu – Görülecek müzeler çoksa, yürümek tercih edilmiyorsa, üç günlük Roma Pass alınabilir. Bazı müzelere ücretsiz giriş, birçoğunda indirim ve ücretsiz toplu ulaşım imkanı var. 72 saatliği 38.5 Euro.
Nisan 2017 itibariyle tren ücretleri, hızlı trenler için 35 Euro (1.30 saat) ve normal trenler için (InterCity) 20 Euro’dan başlıyor. (3 saat).
Floransa
Floransa’da ilk günümüz… Sabah oteldeki kahvaltının ardından ünlü Duomo Kilisesi’ne gidiyoruz, özellikle geceleri sanki bir tabloya bakar gibisiniz bu kiliseyi seyrederken. Etrafındaki kafelerde oturabilirsiniz. Kiliseyi gezdikten sonra Piazza Signoria’ya gidiyoruz, burada meşhur Davud heykelinin imitasyonunu ve Neptün Çeşmesi’ni gördükten sonra Eski Saray’ı geziyoruz ve ardından önceden biletlerini aldığımız ünlü Uffizi Müzesi’ni, hemen ardından ise Vecciho Köprüsü’nü gezerek günü tamamlıyoruz. Günbatımını ünlü Michaelengelo Tepesi’nde seyretme fırsatı kaçmamalı.
Ertesi gün sabah kahvaltının ardından Galleria dell’Accademia’ya gidiyoruz, amacımız Davud heykelinin aslını görmek. Kalan vakte göre, daha az ziyaret edilen bölgeler olsa da, Kent Pazarı, Galileo Müzesi, Santa Maria gibi yerler görülebilir.
İpucu Floransa’da hırsızlık epey yaygın, oturduğunuz yerlerde kıymetli eşyalarınız mutlaka gözünüzün önünde olsun.
Pisa – Lucca
Sabah Floransa’da kahvaltının ardından, Pisa’ya doğru yola çıkıyoruz. (Nisan 2017 itibariyle tren biletleri 8.40 Euro, yol 1 saat sürüyor.) Pisa küçük bir şehir, tren istasyonundan ünlü eğik kuleye yürüyerek gitmenizi öneririm, böylece Pisa fotoğraflarında görmediğiniz, Pisa şehri ile tanışırsınız. Kulenin etrafındaki alanda biraz vakit geçirdikten sonra Lucca’ya doğru yola çıkıyoruz. Lucca, Ortaçağ’dan kalma bir şehir ve gerçekten hoş bir havası var. (Pisa – Lucca arası yarım saat sürüyor ve tren biletleri 3.5 Euro.) Asıl şöhretini ise “amfitiyatro şeklindeki meydanına” borçlu. Görmeye değer… Muhtemelen bu iki şehir görüldükten sonra gün bitmiştir, yine de vakit kaldıysa, ya da tercih edilirse Lucca yerine, Siena da görülebilir. Lucca’dan Floransa’ya dönüş 7.50 Euro trenle ve yol 1 saat 20 dakika sürüyor. Son tren saat 22.31’de.
İpucu (Venedik’e gitmeden önce) – Venedik’e gitmeden önce istenirse Cinque Terre köyleri de görülebilir ki kuşkusuz ki buna değecektir. Ben henüz göremediğim için rehbere ayrıca almadım.
Venedik
Venedik’te şehir merkezinde uygun fiyatlı konaklama bulmak biraz zahmetli bir iş. Çoğu insanın yaptığı gibi, siz de çevre şehirlerden birinde kalabilir ve Venedik’e oradan ulaşabilirsiniz. Bunun için Padova, Mestre gibi şehirler uygun. Örneğin Padova’dan trenle Venedik’e 45 dakikada ulaşmak mümkün. (4.5 Euro). Uygun otel seçeneği bulunduğu takdirde ise Mestre’den örneğin 15 dakikada Venedik’e ulaşılıyor trenle, ücreti ise 1.25 Euro.
Sabah kahvaltının ardından Venedik’e doğru yola çıkıyoruz. Varacağımız tren istasyonu Santa Lucia… Buradan bindiğimiz vaporetto ile ise, Venedik’in büyük kanalını takip ederek San Marco Meydanı’na ulaşıyoruz, buradaki büyük katedrali görmek için önceden rezervasyon yaptırmak yararlı olacak, aksi takdirde uzun kuyruklar oluşuyor. Meydanı çeşitli sebeplerle su bastığı zaman çıplak ayakla dolaşma fırsatı yakalıyorsunuz. Dükler Sarayı’nı görebilir, ya da meydanda bulunan kuleye çıkarak kuşbakışı Venedik’i seyredebilirsiniz. Ardından ise bir yürüyüş turu ile Zanipolo Katedrali, köprüler, Grand Kanal, balık pazarı Pescaria gibi noktaları görebilirsiniz.
İpucu – Kalan vakitte hiç korkmadan, Venedik sokaklarında rastgele kaybolmanızı mutlaka öneririm. En nihayetinde bu sokaklar sizi merkezi bir noktaya çıkaracak.
Ertesi gün ise sırada Murano ve Burano var. Venedik’ten vaporettolar ile ulaşacağımız Murano ve Burano’da renkli evler, cam atölyeleri gibi yerleri görmenin yanı sıra, alışveriş yapma imkanı da var.
İstanbul’a dönmeden önce – Eğer hala vakit varsa, dünyanın en küçük 5. ülkesi olan San Marino da rotaya koyulabilir.
Genel Bilgiler
Para birimi Euro, dili İtalyanca… Eğer Türkiye yaz saatinde kalma konusunda ısrarcı olacaksa, Mart ayından Kasım’a kadar bizden bir saat, kış aylarında ise iki saat gerideler.
Genel Çalışma Saatleri:
Restaurantlar: 14.30 – 23.00 , Kafeler: 07.30 – 20.00, Bar ve Kulüpler: 22.00 – 04.00, Mağazalar: 09.00 – 13.00 ve 16.00 – 20.00
İpucu – Bazı kafelerde kahvenizi alıp gitmenizle, oturarak içmeniz arasında fiyat farkı uygulanıyor. Bazı marketlerde ise soğuk su fiyatları, normal su fiyatlarından daha yüksek.
- En az 6 aylık geçerli bir pasaportunuz olmalı.
- Yürüyüşe uygun ayakkabı yanınızda bulunmalı kesinlikle, çünkü çoğu zaman yürüyeceksiniz.
- Lonely Planet giyiminize dikkat edin diyor, fakat rahat giyinmenin herhangi bir zararını biz görmedik. Yadırganan bakışlar da olmadı. Dışarısı söylendiği gibi bir podyum havasında değil. Belki Milano biraz daha böyledir.
- “Turistico Menu” şeklinde bir menü içeren restaurantlardan kaçının uyarısı da Lonely Planet’te mevcut, fakat örneğin Venedik’te bu tür menüler biraz daha hesaplı görünüyordu.
- Elbette en çok pizza ve makarna yiyeceksiniz. Floransa’da ünlü biftekleri bisteccha’dan da yemenizi öneririm.
- Restaurantların birçoğunda bahşiş hesaba dahil geliyor (servico). Bazı restaurantlar ayrıca 2 – 3 Euro arası bir de hizmet ücreti alıyorlar (coperto).
- Ve tabii özellikle Floransa’nın bulunduğu bölge şaraplarıyla ünlü.
Leave a reply